Simonides (MÖ 556) ‘’Resim sessiz bir şiir, şiir sesli bir resimdir’’ demiş ya 2500 yıl önce. Ressamlar, şairler de bu güzel özlü söze uymak için ellerinden geleni yapmışlar, en azından Ortaçağdan bu yana görülen örneklerde. Homeros yazdığı epik şiirler kadar olmasa bile resim yapmış mıdır, diye sormadan edemiyor insan. Dünya tarihinde pek çok alanda yaratıcılıklarıyla bilinen Çin hanedanlarının şiire ve bir yandan da resme çok ilgi gösterdiğine ilişkin bilgiler var. Örneğin ‘’Hükümet kademesi, edebiyat ve özellikle şiirde yaşanan gelişmelere büyük destek olmuştur. Kendisinin de şiir yazabildiği aktarılan İmparator Tang Taizong’un hükümdarlığı döneminde edebiyat eserlerini derlettiği, büyük bir kütüphane kurdurduğu, şiir yazabilen memurları üst kademelerde görevlendirdiği ve ödüller verdiği aktarılmaktadır (Xu, 2003, s. 315).
Osmanlı Sultanlarının pek çoğunun da şiirle, müzikle, el sanatlarıyla ilgilendiği ve desteklediği bilinmektedir.
Şiirsel ve görsel anlatıma dair bizim burada ele alabildiklerimiz sadece bir örnekleme sayılır. Bu alan kuşkusuz daha geniş kapsamlı araştırmalar konusudur. En azından ressam ve şairlerimizin bu yönlerini birlikte ele almak için ulaşabildiğimiz örnekleri paylaşmak istiyoruz bu yazılarımızda. Biliyoruz ki bütün ressamlarımız bir iki örnek de olsa kendilerini şiirsel ifadelerle anlatmaya çalışmıştır.
Daha önce paylaşılan iki bölümden sonra üçüncü bölümü de sunuyoruz.
MÜŞERREF RASİM KÖKTÜRK (1928-2020)
Sanat alanında kendi kendini yetiştiren ressamlarımızdan. Ressam-yazar-şair. Uzun yıllar Paris sanat ortamından da beslenmenin kültürel, sanatsal birikimiyle bir Cumhuriyet aydını.
Eşi Rasim Köktürk Köy Enstitüsü ve Yüksek Köy Enstitüsü mezunu. Daha Enstitü yıllarında Köy Enstitüleri dergisinde Fransızca çevirileri yayınlanan bir kültür birikimine sahip.
26. Devlet Resim Heykel Sergisi’nde sergilenen “Köln Katedrali” adlı tablosu jürinin tavsiye yazısı ile İstanbul Resim ve Heykel Müze tarafından satın alınmış, 1984 yılında 45. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Ödülü’ne değer bulunmuştur. 1972 yılında Cagnes-sur-Mer (Fransa) 4. Uluslararası Resim Festivali’ne Kültür Bakanlığı tarafından seçilen dört sanatçıdan biridir.
‘’Ay Mavisi’’ adlı şiir kitabını, anı-sanat serüveni ve sanat görüşünü yazdığı; TDK Ödülü alan ‘’Paletten Kaleme’’ kitabını 1989’da, Safranbolu kitabını 1997’de yayınladı.
Kısa aralıkla kaybettiğimiz bu iki aydın insanımız bütün mal varlığı ve resimlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne devretmişti.
Sarı Tahta
Hiç unutmadım
Bugün de seyrederim,
Çocukluğumda
Büyükdere’de
Küçük dalgaların
Kıyıya vurduğu
Sarı tahta parçasını.
Hala ıslaklığı var
Ellerimde
Kurutamadığım
Bugün bile kokusunu duyarım
O küçük
ıslak tahtanın.
Bulutlar
Hep edalı süzülür
Bulutlar
İster beyaz
İster Mavi
İster siyah giyindin
İş değil renkte
Marifet
kraliçeler gibi
Süzülüp geçebilmekte.
Bir mavinin siyah ucu gibi
Çıkıverdi dağların arasından
Neden Karadeniz dendiğini
Anladım o zaman
Bir mavi ki mürekkep karası
Bir mavi ki gece yarısı.
Ben benle dolmuşum
Ben, ben olmuşum
Benden ayrılamam efendiler
Bir şey dolmuş yelkenime
Rotası ben, tayfası ben
İnemem bu gemiden
Limanlar içimde efendiler.
Ne başıma bir kral istiyorum
Ne altıma bir tebaa
Hürüm ben efendiler.
Cehennemde çiçek açmışsam
Bana cennet niye yarar
Yoklukta özgürlüğü bulmuşsam
Bana zenginlik niye yarar
Bir fırçada dünyayı kurar,
Dünyayı boyarım
Başkalarıyla yalnızsam
Bana kalabalık niye yarar.
Müşerref Rasim Köktürk
İSMAİL GÜMÜŞ (1938-2015)
Balkan göçmeni bir ailenin çocuğu. Pek çok köy çocuğunun benzer öyküsü; İsmail Gümüş’ün Kepirtepe Köy Enstitüsü’nde Selahattin Taran gibi eğitimcilerin elinde başlayan aydınlanma süreci ve sanata ilgi. İstanbul Çapa Öğretmen Okulu Resim Semineri’nde ressam eğitimciler Malik Aksel ve İlhami Demirci’nin öğrencisi olmakla sanatsal yoğunluk kazanır. 1960’ta Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nde Refik Epikman rehberliğinde yetkinleşir. Rize’de ve Beşikdüzü Kız Öğretmen Okulu resim öğretmenliği bu gibi okullardan yetişenlerin idealidir. 1969’da Ankara Körler Okulu’nda ve ardından yetiştiği Gazi Eğitim Enstitüsü’nde öğretmen ve Bölüm Başkanı olarak görev alır. 1981’e kadar süren bu görevinde okulun Üniversiteler yasası ile Gazi Üniversitesi’ne bağlanması üzerine görevden ayrılmak zorunda bırakılır. O tarihten başlayarak serbest ressam olarak özel atölyesinde çalışmalarına devam eder. Resme paralel Boşnak Türküsü, Bego Dayının Islığı, Deli Balkan Yeli adlı öykü ve Minicik adlı şiir kitapları vardır.
Prof. Dr. Ayla Ersoy, 500 Türk Sanatçısı Plastik Sanatlar adlı eserinde şöyle bir değerlendirme yapar: “Öykü ve şiir kitapları bulunan sanatçının resimlerinde de şiirsel özellikler göze çarpıyor. https://www.insanokur.org/siir-ve-oykunun-ressami-ismail-gumus-muslum-kabadayi/
Dikenli beşiklerde uyurken akarsın
Uyurken dikenli beşiklerde bir çocuk
Kapanınca kanlı kara pencereler
Ve hiç açılmayınca tek umut perdesi
İçimden sen akarsın erimiş kurşun gibi
İncesu Deresi ”
İsmail Gümüş
Esmer ellerime kelepçeler, nasırlı ayaklarıma prangalar vurdular.
Kan çanağı değil gözlerim, GÜNEŞİN terk edişi göz bebeklerimi
Kibritim gene ıslak; yakamadan son sigaramı, yok olup gideceğim sonsuzluğa.
İsmail Gümüş
ABDURRAHMAN KAPLAN (1947)
İlkokuldan sonra kazandığı İvriz Öğretmen Okulu’nda 1959-1962 yılları arasındaki eğitimi sırasında resme olan ilgisi gelişir. Seçme sınavlarıyla girdiği Çapa Öğretmen Okulu Resim Semineri’nde 1962-67 arasında İlhami Demirci ve Selahattin Taran’ın öğrencisi olma şansı. 1970’te, Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nden mezuniyet ve 1970-72 arasında, yetiştiği İvriz Öğretmen Okulu’nda ve ardından Kırşehir’de resim öğretmenliği. İlk kişisel sergisini 1970’te Ankara’da Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde düzenler. Meslekten ayrılır ve Ankara’da Enlem 80 adlı Grafik Sanatlar Evini kurar. Sanatsal çalışmalarını aralıksız sürdürür Ankara sanat ortamında. Tematik seri çalışmalarıyla ve sanatsal kataloglarla destekli çok sayıda sergi. ‘’Kültür, Tarih, Uzam” konulu 14 özgün baskı çalışmasını hazırlayıp sanat ortamına sunma.
Ankara’da adına açtığı ‘’Resim Evinde’’ 24 saat resimle iç içe.
…Kolomb gibi kâşif,
Konfüçyüs kadar bilge olacaksın
Yalnızca
resim yapmayı düşünerek
hayallerinin ateşinde
daima
daha fazlasını isteyerek yaşayacaksın.
Nil’in öte yakasındaki
piramitlere bakıp
Afrika’daki Masai Mara’da
gün batımını izleyerek mesela
Resim Yapmak
kırağı ve ateş ormanında
vahşi dudakları
şarapla ıslanmış bir melezle
tango yapmak misali.
Gece mavisi bir tuvalde
üç farklı kırmızının hayali
Resim yapmak
dağlarda
kırmızı bir yaban gülünün dalına konan
hoyrat bir bülbül olmak.
Bir bakıma
düşü hayata dönüştürmek
özgürce keşfetmek bilinmeyeni
Bu keşif
dahice
ve çılgınca
sıradanlığa meydan okuma olmalı…
Abdurrahman Kaplan.2004 Baharı.Ankara
KÜRŞAD YILMAZ (1960)
İşletmecilik eğitiminden sonra girdiği TRT’de uzun yıllar değişik kademelerde yönetim görevleri. Emekli olduktan sonra kurduğu Kürşad Sanat Galerisi. Çağdaş sanatın tanıtımı ve yaygınlaştırılması, sanatı ve sanatçıyı sanatseverlerle buluşturarak, ülkenin kültürel yapısına katkı sağlamak amacıyla Ankara Dikmen'de hem galeri hem de sanat evi olarak sanat çalışmaları devam etmekte. Onun doğa ve hayvan sevgisi hümanist ve Şamanist yaklaşımının dayanağı.
Kendine özgü tekniklerle büyük boyutlu tematik eserler vermekte. Özellikle Kızılderililer konusu ilgisini çekmekte.
Özgürlük
Ranzaların arasından
Bir doruk, bir dönüm noktasından
Bakıyorum ileriye umutla
Bir gün özgür olurum diye
Geçmez günlerin beklentisi içinde
Karamsarlığa düşmeden
Aydınlık günleri, mutlu yarınları
Bekliyorum
Yediğim soğan-ekmek de olsa
Yattığım ranzada kurduğum düşler
Geleceğin çizgilerini çizer,
Ve bir gün gelecek, bu çizgide
Ömür boyu ilerleyeceğim
Özgürlük içinde.
Kürşad Yılmaz
BÜNYAMİN BALAMİR (1953-)
1953 Çorum doğumlu. Ortaokul öğrencisiyken başlar resim alanına yoğun ilgi ve daha lise yıllarında gerçekleştirilen bir resim sergisi.
1978 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümünden mezun. Malatya ve Ankara’da öğretmenlikten sonra 1981’de asistan olarak girdiği Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi Resim Bölümünde Yüksek Lisans, Sanatta Yeterlik akademik çalışmaları. 25 yıl sonra Öğretim Üyeliğinden isteğiyle emeklilik. Sanat çalışmaları Ankara’daki atölyesinde.
Çorum Belediyesi ile sanat çalıştayları düzenleyip ilk kent sanat müzelerinden birinin kuruluşunda yer aldı. Bölgenin tarihsel özelliklerini esas alan çok sayıda sanatçının katılıp eser verdiği sanat etkinlikleri ödüllü Çorum Çağdaş Sanat Müzesinin temeli. Özellikle son yıllarda katıldığı bölgesel sanat çalıştaylarında tarihsel mirası konu alan çok sayıda eser yanında uzun yıllara dayanan şiir serüveni.
Rüyalarda bir şehir
Hayaller ötesi bir şehir
rüyalarda kalmış bir hayat
dün ama bugün
bugün ama yarın gibi
kırık bir öykünün
zaman ötesinde susmak gibi
ya da sessiz bir şarkının
derinlerinde kaybolmak
ve sularda akmak gibi
sana gelen yollarda
varışı olmayan saatlerde
durmak gibi
bin yıllık zaman ötesinde
bugün yazılmış bir roman
gidiyorsun yanımda
gidiyorum yanında
gelmek gibi
hayal ötesi bir şehirde
rüyalarda sevmek gibi.
Bünyemin Balamir
BEDRİ KARAYAĞMURLAR (1951)
İlk ve orta okulu İnegöl’de, Öğretmen Okulu’nu Çanakkale’de, sanat eğitimini de 1974 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nde tamamladığı resim ve eğitim serüveni.
1987 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümünde lisans, 1990’da aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Resim Eğitimi Anabilim Dalı’nda “ Yaratıcılık ve Eğitim” konulu tezi ile yüksek lisans’’ 1993’te ‘’Sanatsal Yaratıcılıkta Soyutlama ve Günümüz Sanatındaki Yeri” konulu tezi ve sanatsal çalışmaları ile "Sanatta Yeterlik" (Doktora) programı.
Değişik yüksek eğitim kurumlarında öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra; 2002’de Doçent, 2008’de Profesör unvanı.
Yurt içi ve dışında çok sayıda sergiye katılım, 43 kişisel sergi. Altı ödül. Resimleri resmi ve özel koleksiyonlarda, İzmir Resim Heykel Müzesi, Gazi Üniversitesi Müzesi, Anadolu Universitesi Cağdaş Sanatlar Müzesi, Atatürk Üniversitesi Çağdaş Sanatlar Müzesi, Bosna Hersek Prijador Müzesi, Bükreş Baskı Müzesi, Türkmenistan Milli Müzesi’nde Bakü, Yunus Emre Enstitüsü’nde ve Ege Üniversitesi Kitap ve Kağıt Müze'sinde yer almakta.
Resimden ayrı olmayan şiirle birliktelik. bugüne dek çok sayıda dergide yer alan Şiirleri Yayınlanmış iki şiir kitabı. Örneğin, Sarmal Çevrim Sanat Edebiyat Dergisinin Kasım-Aralık 2023 sayısında yayınlanan şiiri.
serçe sesi
sen hep sabaha bakarsın
gün bu kez uzak bir tenin yamacından düşer
sabah telaşıdır kuşlar tüner kirpiklerine
iki susam tanesi yuvarlanır
yüksel caddesine çöpçüler ve polisler gelmeden
bilirsin simitler Ankara’da serçeler içindir
her sabah gülümser hüzünlü bir şair
ne zaman geleceğini bilmeden aklı mavi olanın
ağlar kuruyalı çok oldu
dinmeyen yağmurların altında
en alımlı serçeleri tutku denizlerinin
bilirsin en güzel köpüren dalgalar avuçların içindir
uslanmaz şairler boyar her zaman bulutları
gün çırpınır kalenin oralarda
sararmış eski bir tabloda
yuvasız serçelerin sesinde
balıkçı düşünür umarsız
serçeler yanımda nasıl uçar yorulmadan
bilirim uçar bıçkın martılar peşi sıra
bilirsin bir susam tanesidir dünya
eskidi bütün gün batımları
günler geçer
aylar geçer
serçeler gelir geçer
uyur toprak dağlar dereler
uyur ağaçlar uyur orman
bilirsin uyanmaz Ankara
balıkçı elinde dümeni hayatın
kestiremez bir türlü yönünü k
sabah çıldıracak serçelerin kanadında
yüksel caddesinde dinlenen iki yontu
bilirsin kaldırımlar serçeler içindir
Bedri Karayağmurlar
İzmir - Ankara 2017
HAKKI ENGİN GİDERER (1959-2023)
Şair ve ressam. Orta ve lise eğitimi 1979’da İstanbul-Bakırköy Lisesi’nde. 1986’da Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezuniyet. Yüksek lisansını aynı üniversitede, Doktora çalışmasını Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Sanat Eğitimi alanında yaptı. Resim+şiir yanında çok sayıda çocuk kitabı tasarımıyla biliniyor.
1992’den beri pek çok kişisel resim sergisi, karma sergilere katılım. Sanat Eğitimcileri Derneği (SEDER) üyesi. Ressam-eğitimci Birsen Gültekin’le evli, bir çocuk babası. Akademik yaşama Çankırı Karatekin Üniversitesi’nde başladı. Bolu İzzet Baysal’da Prof. Öğretim Üyesi olarak sürdürürken ani bir kalp kriziyle yaşamdan ayrıldı.
Engin Hakkı Giderer’in “Pencere” adlı ilk şiiri 1981’de Yarın’da çıktı. Şiir ve yazılarını İnsan, Kedi, Sombahar ve Yeni Biçem dergilerinde yayımladı. Ahmet Telli’nin deyişiyle, şiirlerinde “Dramatik olanı ironinin o deli fişekliğiyle parçalayan şair, insanlık hallerine, ayrıntıda saklı olana bakmayı seçiyor.” Şiir kitapları Status, Öteki, 1999, Resmin Sonu, Ankara, Ütopya, 2003.
“Ada, sabun baloncukları üflerken burnuma, soruyor”
Beni kim büyüttü?
Başını denize sokup çıkaran yeşil kayaları gösteriyorum
Oralarda emekledin, sektin
Sütünü ben ısıttım
Sırtını titrek zeytin dalları kaşıdı
Suyunu annen getirdi
Seni karettalar, lapanı tanımadığın çiftçiler, kum ve rüzgâr
Bal arıları
Şaşkın, neşeli, zıp zıp avcı
Gözleriyle kovalıyor
Yüzüme doğru yaklaşırken ömrü doluyor birinin
Yedi renk yağmur oluyor
Ben senden önce mi öleceğim?
Toparlamam zor yanıtımı
Kor ateşten bir cam küre kadar mükemmel olmalı
Minik ellerini yakmayacak kadar da ılık
Benim yıldızların arkadaşı olduğumu unutma hiç
Düşününce üzülmezsin
Ben senim, baba dilin
Eti yapan ot gibi
saçlarını ışıktan parmaklarımla taradığımı
Seni aşk acısına hazırladığımı
Başkasının ömrü daha uzun, havada yuvarlanıyor
Ama kara lekeleri çoğalıyor gittikçe
Bizimle evlenecekmiş çünkü çok güveniyor
Güvenin bir tek evi var
Burası, belki şu an
Hepimizin resmi içinde
O da uçup gidiyor
Ada’nın ebesi kırmızı balık
Dedesi uzun tüylü kıskanç sarman
Uyku meleği, halası
Soruyor anlatıyorum
Deniz kabukları ağzını neden açar?
Onlar canlı mıdır?
Hayattayken söylüyorum
Gereken hızda
Kontrollü ve kararlı nefesimi
Geçirerek ruhumun içinden
Kulağına üflüyorum.
Hakkı Engin Giderer
MEHMET ALİ DOĞAN (1970)
SELVİ
Taaa ucundan
Toprağa gövdesi değmeyen ağaç,
Yaşıyor mu bilmem
Gölgesi belki bir küçük ağaç.
Ulaşır göklere
Değmez bulutların beyazına,
Işıl ışıl göklerde güneşe doğru.
Ucunda saklı yaprağı
Ve taaa ucunda göğün,
Hep ruhumda sakladım.
Resimlerini yaptım
Parçalarcasına yüreğimi
Ve anılarımda sakladım.
Ellerimi kavuşturdum toprağa
Bir de gövdesine baktım
Sarıldım mı bilmiyorum
Köklerinde saklandım.
Mehmet Ali Doğan
HASAN PEKMEZCİ
29 Şubat 2024, Ankara