Bilkent Senfoni Orkestrası salonunda 11 Kasım 2023 Cumartesi akşamı ‘Atatürk Anısına’ düzenlenen konser İngiliz besteci Edward Elgar’ın (1904-1985) Elegy (Ağıt) parçası ile başladı.
Yaylı çalgılar için 4 dakikalık bu kısa ağıt 1909 tarihinde aniden vefat eden rahip R. Hadden’in ardından, bu gibi durumlarda çalınmak üzere, sanatçının da üyesi olduğu müzik birliği tarafından kendisinden istenmiş. Elgar yakın tarihlerde kaybettiği arkadaşı A. Jaeger’in acısını da ruhunda duyarak bu hisli parçayı bestelemiş. Atatürk için yapılan saygı duruşu ardından duygusal bir ağıt Elegy (Op.58) konser için uygun bir başlangıç oldu.
Konserde ikinci eser, Fazıl Say’ın (iki piyanistin tek piyanoda) dört el ve orkestra için yazmış olduğu üç bölümlük ‘Anka Kuşu’ (Op. 97) konçertosu idi. Eserin Türkiye prömiyeri yapıldı.
Fazıl Say (d.1970) Anka Kuşu’nu 2020-2021 yıllarında, pandemi döneminin karantina günlerinde yazmış. Eser; New Works Fund'ın desteğiyle Münih Filarmoni Orkestrası, Amsterdam Sinfonietta, Mozarteum Orkestrası Salzburg ve Boston Senfoni Orkestrası Müzik Direktörü Andris Nelsons'un bir siparişi üzerine Lucas (d.1993) ve Arthur (d.1996) Jussen kardeşler için yazılmış.
John Storgårds yönetimindeki Münih Filarmoni Orkestrası’nın piyanistler Lucas ve Arthur Jussen’e eşlik ettiği eserin dünya prömiyeri Fazıl Say’ın doğum günü olan 14 Ocak 2022’de Münih Isarphilharmonie’de yapılmış. Amerika prömiyeri ise şef Andris Nelson yönetimindeki Boston Senfoni Orkestrası’nın yine piyanist Jussen kardeşlere eşliğiyle 16 Temmuz 2022’da gerçekleşmiş.
Efsaneye göre bütün kuşların hükümdarı olarak bilinen Anka Kuşu (Zümrüdü Anka, Simurg, Phoenix) ölümünün yaklaştığını hissettiğinde kendine kuru dallardan bir yuva yapar, güneş ışığının kuru dalları yakmasını ve ölümü bekler. Yanarak öldükten sonra küllerinden yeniden doğar. Devam eden bu döngü sabrı, yenilmemeyi, mücadeleyi ve emek vererek yeniden var oluşu/dirilişi yani ulaşılması zor bir ideali temsil eder.
Dünyadaki tüm kuşlar, başları sıkıştığında (bilge ağacında yaşadığı için her şeyi bildiğine inandıkları) Anka Kuşu’nun kendilerini kurtaracağına dair inanç beslerler. Günün birinde yardıma gereksinmeleri olur ancak bekledikleri yardım gelmez. Kuşlar birleşir ve Anka Kuşu’nu çağırmak üzere yuvasına, Kaf Dağı’na doğru uçmaya başlarlar.
Yolda tehlikeli ve dipsiz yedi adet vadiden geçmeleri gerekir. ‘İrade, Aşk, Cesaret, İnançsızlık, Yalnızlık, Dedikodu ve Ben’ vadilerinden geçerken bir kısmı vadinin sihrine kapılır, yolunu şaşırır. En sonunda 30 kuş (‘Si’: Farsça ‘otuz’) Kaf Dağı’na ulaşır. Orada Anka Kuşu’nu bulamazlar ama anlarlar ki oraya ulaşan yani düşünen, kendini geliştiren, inanan, egosunu eğiten hepsi birer Anka Kuşu, Simurg, Phoenix’tir.
Fazıl Say’ın kendileri için yazmış olduğu eseri Hollandalı piyano düosu Jussen kardeşler şef Can Okan (d.1986) yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası eşliğinde seslendirdiler. Böyle bir günde salonda olan bizlerin kendimizi özel hissetmemizi sağlayacak güzel bir ortam yarattılar.
20 dakikalık eseri dinlerken yolda kanat çırpmalarını, rüzgarın sesini, kuşların aralarında konuşmalarını, bazılarının yoldan sapıp düşmelerini hissettim. Atatürk’ü anarken ‘muhtaç olduğumuz kudretin aslında bizde olduğunu anlatan’ bundan daha anlamlı bir parça olamazdı diye düşündüm.
Jussen kardeşler yoğun alkışlar üzerine yeniden sahneye geldiklerinde bir bis parçasısıyla dinleyiciyi ödüllendirdiler.
Aranın ardından Jean Sibelius’un (1865-1957) Op.43 İkinci Senfoni’si seslendirildi. Sibelius Finlandiya’nın haklı olarak gurur duyduğu ünlü bir bestecisi. Sibelius’un hayranı ve destekçisi olan baron A. Carpelan, Sibelius ailesini 1901 yılı Şubat-Mayıs ayları arasında İtalya’da güzel bir kasabaya tatil için davet eder. Böyle bir ortamda İkinci Senfoni yazılmaya başlanır; Kasım ayında Helsinki’de tamamlanır. İlk seslendirilişi 8 Mart 1902’de yapılır; büyük beğeni alır.
Sibelius diğer eserlerinde Finlilerin ulusal epik destanı Kalevala’dan (Kaleva’nın Diyarı) etkilendiği, ona göndermeler yaptığı için bu eserinde de milliyetçi motifler aranır. Sibelius, hayatı boyunca devamlı olarak, bu senfonide o yönde bir programı olmadığını söylemesine rağmen Fin halkı, tam da Rusların esareti altında oldukları bu dönemde, senfonide vatansever temalar bulur. Senfoninin yapısı ve müzikal gelişimi ilk bölümlerde ‘hüzün ama umut’ ve sonunda da ‘zafer’ ile ilişkilendirilir.
(Sibelius Parkı, Helsinki, 2012, L.Tosun)
Sibelius uzmanı olan Finli şef Osmo Vanska (d.1953) İkinci Senfoni’nin ‘bağımsızlık için ulusal mücadeleyi anlattığını’ ileri sürer. Besteci, şef, eğitmen ve yakın arkadaşı Robert Kajakus (1856-1933) ‘ikinci bölümde adaletsizliğe karşı kalbi kırık protesto, son bölümde zafere ve aydınlık geleceğe doğru yürüyüş’ gördüğünü söyler.
Sibelius ne derse desin 45 dakikalık İkinci Senfoni ‘Bağımsızlık Senfonisi’ olarak kabul edilir. Bu anlamı ile bakıldığında bu eser de Atatürk Anısına düzenlenen bir konser için çok uygun bir seçim olmuştu.
Bilkent Senfoni Orkestrası her zamanki performansını sergiledi. Can Okan ise orkestrayı nota defteri kullanmadan tüm benliği ile yönetti; yönetirken hüznü, zaferi (ruhunda ve bedeninde) yüzünde ve hareketlerinde okumak mümkündü.
Can Okan yönetimindeki BSO, anlam yüklü bir konserle, büyük önder Atatürk’ü anmamızı sağladı.
LEVENT TOSUN
13 Kasım 2023, Ankara