Bugün köşeyi şiir kaptı.
Baba olmak, çocuk sahibi olmaksa kolay; ama babalık yapmak?...
Nesrin Kültür, günümüz Türk şiirinin ustalarından… Onun şiir dünyamızın başköşelerinden birinde yer almayı hak eden kitabından söz etmek istiyorum Babalar Günü’nde: Babasına yazdığı uzun ağıt şiirden: Sana Sagu (İstanbul: Kibele Yayınları, 2014) Kitabın kapak tasarımı ile sayfa düzenini yapan da şairin kendi…
Nesrin Kültür Kiraz, Sana Sagu’da yaşamının son döneminde belleğini yitiren bir babayı, onun kişiliğini, çocuklarına sevgiyle aktardığı değerleri anlatıyor. Bu anlatımda kendi yaşamının evreleriyle ülkenin geçirdiği evrelere de yer veriyor. Herbirini birer “kapı” olarak adlandırdığı yirmibir şiir ile “Bütün Kapılar Kapanınca” şiirinden oluşan lirik, ince, derin bir ağıt-şiir…
Dizeleri şiirlerden ayırmayı sevmem ama bu kitaptan tek bir uzun şiir vermektense bazı dizeler aktarmak istiyorum:
İkinci Kapı’dan:
“ölümü kabullenmiş bir yüzdü babam
hırçın hayata usulen veda edip giden bir sirendi”
***
Üçüncü Kapı’dan:
“şeffafa beyaz, zenciye arap denen coğrafyanın katmerli güller açtığı yıllarda
ayaklarımı su basıyordu bahçedeki tulumbanın gücünden
hızır ile ilyas’a küsüyorduk gül dalına bağlanan dilekler tutmayınca
rodrigo’nun gitar konçertosu’nu ıslıkla çalarken, öldürme aracıdır diye
gemi halatlarına bile bakamıyorduk
zihnimiz yanlışlıkla iki paket hamur kabartma tozu atılmış kek gibi şiştikçe şişiyordu da
içimiz pişmiyordu”
***
Dördüncü Kapı’nın son dizesi:
“eski bir gürültüyüm boşlukta yalnız yuvarlanan, göktaşının çıkarttığı o ağır sesim ve
nerede teksem arkadaşım sensin.”
***
Beşinci Kapı’nın son dizeleri:
“gel de pazara gidelim küçük ayaklarım yorulsun sana yetişirken
sonra
pazar filene üzüm olayım, beni evimize götür.”
***
Altıncı Kapı’dan alıntı:
“altmışta yaktığın fotoğraflarına, yetmişte kitaplar ekliyordun
kurutulmuş çiçeklerden yaptığın kitap ayraçlarını yangından kurtarıyordum
ancak bu kadarına gücüm yetiyordu”
***
Yedinci Kapı’dan:
“bu ıhlamur ağaçlarıyla bezeli yolu sen yürümeyi yeniden öğren diye açtım
bir de ‘okumayı söktüm’ adlı kitabı bulup aldım
gel bu kitabın yapraklarından kayık yapalım binip karşı kıyıya geçeriz
belki oraya daha gelmemiştir ölüm”
***
Sekizinci Kapı’dan:
“çoban Sülü başbakandı o zaman, allah’ım ne çok zaman
ben zagor’un başbakan olmasını isterdim
ahyaaaaaak diye bağırarak adeta uçup baltasıyla, bütün kötüleri yensin için
sense, üzülme derdin
dibi kötülük tutmuş dünyayı arıtacak bir formül bulunmadı henüz
nasılsa her hükümdar devrilmek üzere çıkar tahta.”
***
Dokuzuncu Kapı’dan:
“beş nesildir biliyordun
hangi coğrafyaya gidersen git
nereye kül olmuşsan evin orasıydı.”
***
Onuncu Kapı’dan:
“bütün bunları söylerken oltana takılan mercan, yaşamak için çabalıyordu
demek ki iyi bir adam bile doymak için diğerini öldürebiliyordu
onu oltadan çıkarıp kovaya bıraktığında
akşam ızgaranın üzerinde bitecek olan çilesini çekerken
iğnenin acısından değil kovanın darlığından yakınıyordu
belki de tek özgürlüktü ölüm”
***
On Birinci Kapı’dan:
“ellerin cennetin tavanından sızan ışıkları tutarken
okulun demir kapısı gıcırdayarak açıldı”
***
On İkinci Kapı’nın son dizeleri:
“sen hâlâ sabah uykularına özensiz, ben hâlâ gecelerin uyku için olduğundan habersiz
bir de cemal süreyya’yı bekledik masamızda
gelmeyince, kadehini kadehlerimize ekledik.”
***
On Üçüncü Kapı’dan:
“resme dedin, yukarıdan başlanır, hayata aşağıdan…
her yaptığın ilktir önceleri, zorunlu tekrarlara sonra düşersin
ve en sonrasında sadece tekrarlar kalır elinde, hatta ilkler bile unutulur
biri hariç”
***
On Dördüncü Kapı’dan:
“insan, ışığa karanlıktan hemen sonra bakamazken, ışıklar söndüğünde karanlığa çabucak alışıyordu
ıslak ve çıplak hücrelerde ışık fark edilmiyordu”
***
On Beşinci Kapı’nın başlangıç dizeleri:
“Benim için gediz’i öptüğünde havzaya erken bahar iniyordu
gözlerin, demirköprü barajı’nı aşıp henüz kirlenmemiş bir yeşille
seksenli yıllarda çölleşeceğini bilmeyen ovaya doğru akarken; tütünler, incirler, zeytin ağaçları
çekirdeksiz üzüm ve türlü otlar bu su ile çalkalanıp arınıyordu”
***
On Altıncı Kapı’nın son dizeleri:
“aradan çok yıl geçti bir gözkırpımında
sonra küt diye bahar bitti
kaldırımları genişlemiş bu kentin içi daraldı.”
***
On Yedinci Kapı’dan:
“bana arkanızdaki raftan bir çift kanat lütfen,
uçmalık
uçup da kaçmalık”
***
On Sekizinci Kapı’nın sonu:
“sonraki her uyanışım aynı fotoğrafı görmek içindi
lakin sen
kendini toplayıp giden bir göktün.”
***
On Dokuzuncu Kapı’nın açılışı:
“Ağırlaşan bir yerde duruyorum, durdukça ağırlaşıyorum; iskeletim miyim etim mi, bilmiyorum
seni kanımda taşıyorum ve gelecek çağlara…”
***
Yirminci Kapı’nın son dizeleri:
“halbuki nasıl değişecekti başka her şey
sen önce bilmeyen, sonra da bilinmeyen olacaktın
seni bilinir kılmaya geldim!”
***
Yirmi Birinci Kapı’dan:
“çocukların seni son banyona taşırken melekler suyuna gül yaprakları serpiyordu
dünya ne güzel bir adamı kaybettiğinden habersiz, hâlâ paraya ve iktidara tapınıyordu”
Nesrin Kültür Kiraz’ın babası Namık Kemal Kültür üzerinden -Azerbaycan’da söylenildiği gibi- ‘dünyasını değiştirmiş’ tüm babalar ile bir çocuğa babalık eden herkese saygıyla…
MİNA TANSEL
19 Haziran 2021, Ankara
* Sagu: eski Türklerde ağıt şiir