Topraklarımızın Öyküsü: Kuvayı Milliye’nin İnsan Manzaraları
Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi, Sayın Şefik Kahramankaptan’ın sanat yönetmenliğini üstlendiği Salı Konserleri (1) sezonu açılışını 8 Ekim 2019 akşamı çok önemli bir sanat olayı ile gerçekleştirdi. Nazım Hikmet’in unutulmaz eseri Kuvayı Milliye’de tanımlanan insan manzaralarından altı insan portresi Murat Cem Orhan’ın bestesi ile ses ve can buldu (2). Ankara’da ilk kez sunulan bu eserin dünyada ilk seslendirilişi geçen sezonda İstanbul’da yapıldı, 30 Ekim 2019’da tekrar İstanbul’da Zorlu Center’da sunulacak.
Tanıtım
Genç yetenek, şan kökenli orkestra şefi ve besteci Murat Cem Orhan’ın şan, piyano, çello, klarnet, sözlü anlatım, elektronik ses efektleri ve görseller eşliğindeki eserinin hazırlanması ve sunumunda şu yetenekli takım emek vermiş:
Ses Tasarımı: Cem Ergunoğlu
Ses Mühendisliği: Ender Akay
Görsel tasarımlar: Kutay Can Doğan
Dramaturjik yorum: Ceren Demirel
Kostüm tasarımı: Gamze Kuş
Sunumda altı sanatçı yer alıyor:
Anlatıcı ve Bas-Bariton: Özgür Özaslan
Soprano: Evrim Özkaynak
Bariton: Utku Bayburt
Piyano: Murat Cem Orhan
Viyolonsel: Burak Ayrancı
Klarnet: Arda Serindağ
Eser Kurtuluş Savaşı kahramanlarından şu portre seçkisini içeriyor:
Karayılan Hikâyesi
Kambur Kerim’in Hikâyesi
Arhavili İsmail’in Hikâyesi
Manastırlı Hamdi Efendi’in Hikâyesi
Kadınlarımız
İzmir Rıhtımından Akdeniz’e Bakan Nefer
İzlenimler
Bu öykü-şiirleri beğeni ile okumuştum, eminim siz de bir kısmını da hatırlıyorsunuzdur. Ama bu şekilde müthiş bir canlandırma belleğimde başka bir yere, coşku merkezine kaydedildi, yüreğimi dağlayıp, gönül gözyaşlarımı akıttı. Öylesine derinden kavrayan sarsıcı ve etkileyici bir epik sanat eseri! Nitekim klasik müzik konserlerinde ne yazık ki sık karşılaşılan bölüm arası alkışlama kazası bu sefer yaşanmadı; 65 dakikalık sunumun başından sonuna kadar hiçbir bölüm arasında alkışla bölünme teşebbüsü olmadı. Eser ilk söz, nota ve görselden itibaren biz izleyicilerin ruhunu avucunun içine aldı, sonuna kadar nefes almadan rehine tuttu; dramatik etkisi öylesine güçlüydü. Nitekim sonunda ısrarlı alkışlarla bis yapıldı.
Şan ve sözlü sunumla tüm sanatçılar hem ses, hem sahne yorumları ve hem de kostümleriyle (örneğin sopranonun kostümündeki desenler görsellerdeki deniz dalgalarının kıvrımlarının ve dolayısıyla müziğin bir devamı niteliğindeydi) insanın içine işleyen bir performans sundular. Hatta yeri geldi hepsi birlikte Orhan’ın da katılımıyla koro oluşturdular. Elektronik ses efektlerinin tamamlayıcı bir rol üstlendiği piyano, çello ve klarnetten oluşan mini orkestra bir senfoni orkestrası kadar etkileyiciydi. Ses renkleri ve sahne yetenekleriyle isabetle seçilmiş tüm sanatçılar, birlikte Kurtuluş Savaşının meçhul kahramanlarının ruhunu Erimtan salonunda izleyicilerinkiyle buluşturmayı başardılar.
Besteye gelince, besteciliğinden ve şefliğinden de önce piyanoya ve şana hâkim Orhan, Nazım’ın dilinden Anadolu ve Rumeli destanını müzikle öyle etkileyici şekilde betimlemişti ki kendisine bu başarısının sırrını sorduğumda “Nazım’ın şiirindeki müziği yakalamak en hassasiyet gösterdiğim unsur oldu”, diye açıkladı. Gerçekten de müzik dalgası ile kamaşan sözlere “şiir” deniliyor ise şiirin kendisinin de bir ritmi ve melodisi olduğu bellidir. Bu dalgaların hareketiyle uyumlu ve dalgaları güçlendirip daha da etkileyici kılan bir müzikle şiirin birlikteliğini dinlemeye doyum olmaz.
Kambur Kerim’in burun kanamasını betimleyen sızı dolu çello bölümü; yerli motiflerle bezeli ve ruhsuz robot sesini andıran, kötü haber iletecek olan telgraf aletinin sesini betimleyen bölüm ve kağnıda-soframızda kadınlarımızı anlatan yer yer koyu renkli, yer yer ışıltılı bölüm ve benzerleriyle günümüzde nadir rastladığımız bu “özgün beste” aklıdan çıkacak gibi değil. Murat Cem Orhan’ın müzikal yorumuyla Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye’nin İnsan Manzaraları etkilenilmemesi imkansız nitelikte bir eser. Eminim Nazım da dinleseydi “evet, şiirimle duyurmak istediğim melodiler bunlardı”, derdi.
Erimtan sezon açılış konseri olarak kutlanacak bir isabetle seçilmiş olan Kuvayı Milliye’nin İnsan Manzaraları yapısı ve müziği ile operaya oldukça yakın bir eser. Bestecinin Nazım’ın hayran olduğu dilindeki müziğini çözüp besteleyebilmesi nedeniyle bu eseri yine Nazım güftesiyle tam bir opera eserinin ön adımı olarak görüyor, yürekten alkışlayarak devamını ısrarla ısmarlıyoruz.
Murat Cem Orhan (d. 1981)
Murat Cem Orhan, müziğe ilk adımlarını çocukluk yaşında aldığı piyano eğitimi ile atmış, ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı opera/şan bölümünde lisans, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ve Brooklyn College of Music'te yüksek lisans eğitimini tamamlamış. Bu eğitimleri takiben Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Kompozisyon ve Orkestra Şefliği bölümünde Antonio Pirolli'nin Orkestra Şefliği sınıfında yüksek lisans öğrencisi olmuştur.
Yetenek dağarcığında şeflik, opera sanatçılığı ve bestecilik olmak üzere üç büyük yetenek bulunan Orhan bir yandan çeşitli ülkelerde ünlü orkestra şeflerinin ustalık sınıflarına kabul edilmiştir. Uluslararası şeflik yarışmalarında çeşitli üst düzey dereceleri elde etmiştir. Ayrıca şeflik kariyerini birçok ülke ve sahnede başta W. A. Mozart’ın ve Fazıl Say’ın eserleri olmak üzere sayısız konser, opera ve bale temsilleri yöneterek başarıyla sürdürmektedir (Heidelberg Sinfonietta Orkestrası, Ankara, İstanbul, Mersin Devlet Opera ve Balesi, Çukurova, Bursa Bölge, Antalya, İzmir, İstanbul Devlet Senfoni Orkestraları ve Karşıyaka Oda Orkestrası).
Bir yandan şancı olarak Siena-İtalya, Sofya-Bulgaristan, New York-ABD’de opera sanatının çok tanınmış isimleri ile uzun soluklu çalışma fırsatı bulmuş ve opera sanatçısı olarak ulusal ve uluslararası yarışmalarda önemli dereceler almış ve hem yurt içinde hem de yurt dışında bu alanda da kendisini kanıtlayarak birçok başrol seslendirmiştir.
Genç yaşına rağmen kısa sürede birçok başarıya imza atmış olan sanatçının dağarcığındaki üçüncü yetenek ise hızla gelişen bestecilik kariyeri. Opera ve şeflikten sonra besteciliğe bir tür kendine meydan okuma da denilebilir. Orhan’ın bu meydan okuma mecrasında da başarılı olacağı 8. ve 9. Nejat F. Eczacıbaşı Ulusal Beste Yarışması'nda art arda iki kez birinciliğe (2012: “Kuyucaklı Yusuf Bale Süiti” ve 2016: “Şeyh Bedreddin Bariton Aryası”) layık bulunmasıyla daha başından belli olmuştur. “Kuyucaklı Yusuf Bale Süiti” Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası tarafından icra edilmiştir. Bestelediği üç çocuk müzikalinden biri olan “Şekeronya Çocuk Müzikali” ise Antalya, İzmir ve Mersin Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenmiştir.
Murat Cem Orhan Aralık 2018'de Ankara Devlet Opera ve Balesi orkestra şefliği görevine atanmıştır (3).
Pınar Aydın O’Dwyer
9 Ekim 2019, Ankara