Murat Cem Orhan'ın, Nâzım Hikmet’in ölümsüz eserleri "Kuvâ-yi Milliye Destanı"ndan1 esinlenerek bestelediği "Kuvâ-yi Milliye'nin İnsan Manzaraları" isimli oratoryosu, 24 Ekim 2024 akşamı Ankara’da CSO Ada Ana Konser Salonunda sunuldu.2 Konserin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı haftasında yer alması konserin anlamını ve değerini artırmakta. Nitekim konser Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları ile 23 Ekim 2024 şehitlerine ithaf edildi.
Konser Bilgileri
Bestecisi Murat Cem Orhan’ın yönettiği oratoryoyu soprano Evrim Özkaynak ve bariton Umut Kosman ile Devlet Çoksesli Korosu3 ve Murat Cem Orhan (Piyano), Burak Ayrancı Viyolonsel), Arda Serindağ’dan (Klarinet) oluşan Oda Müziği Grubu seslendirdiler. Konserin anlatıcısı, seslendirme ve opera sanatçısı Özgür Özaslan, ses tasarımının hazırlayıcısı ve uygulayıcısı Cem Ergunoğlu idi.
Nâzım Hikmet bu destanı 1939-41 yıllarında cezaevinde yazmış, Murat Cem Orhan 2018’de bestelemiş ve ilk seslendirilişi Aralık 2018 tarihinde, ENKA Oditoryumu’nda gerçekleştirilmiş.
Konser İzlenimleri
Besteci Orhan’ın konser başlamadan önce yaptığı etkileyici ve duygulu ön açıklaması âdeta kitap önsözü-beste proloğu niteliğindeydi. Yunan trajedisi ve Shakespeare dramları kaynaşımlı epik eser altı baptan oluşuyordu.
Dramatik akorlu girişin ardından “anlatıcı” destandan mısralarla sunuma başladı ve müzik eşliğinde sürdürdü. Bestede yeri geldiğinde şancılar ve koro, şiirleri şarkı biçiminde söylediler. Piyano, viyolonsel, klarinet ve akustik ses tasarımı onlara eşlik ediyordu.
Anlatıcı Özgür Özaslan değme tiyatrocuya taş çıkaracak, opera sanatçılarında nadir görülen bir performans sergiledi. Metni hatasız ifade edişine ve mükemmel ses tonlamalarına ek olarak oturduğu yerde jest ve mimikleriyle tek kişilik tiyatro kadar etkileyici idi. Üstüne de harika bir türkü söyledi.
Soprano Evrim Özkaynak öylesine duygulandırıcı ve insanın derisinin altına nüfuz ediciydi ki ABD veya İngiltere’de doğmuş olsaydı, sesi, mimikleri ve beden diliyle Broadway müzikallerinin aranan yıldızı olurdu, diye düşündüm. Hele 3. babın ağıt bölümünde lirik yorumu muhteşemdi. “Eksik Hece” adlı bir albüm kaydı olduğunu öğrendiğim Özkaynak’ı tekrar izlemek için peşini bırakmamaya karalıyım. (https://www.kralmuzik.com.tr/biyografisi/evrim-ozkaynak)
ADOB opera sanatçısı Umut Kosman her bapta canlandırdığı karaktere ve öyküye uygun, şefkatli duygu dolu bariton sesiyle ortaya unutulmaz bir yorum çıkardı. Ona düşen, Nâzım’ın aklından geçenleri seslendirmekti ve eminim Nâzım onu dinleseydi, “şiirimin sesi işte tam bu ses”, derdi. Yakın gelecekte orkestra şefi olarak da izleyeceğimiz Kosman’ı Mozart operalarında da dinlemeyi diliyorum.
Keza Devlet Çoksesli Korosu, Nâzım’ın şiirinden ilhamla “Bir solist gibi tek ve hür ama bir koro gibi kardeşçesine” dedirtecek şekilde başarılıydı. Bu nedenle koroyu oratoryo düzeyinde hazırlayan şef Burak Onur Erdem’in emeği özel alkışı hak ediyor. Koro partilerinin sözlerini üst ekranda yazılı görebilseydim şiirleri görsel olarak da içimden okuyabilirdim, diye düşündüm.
Orkestra yerine dört başı mamur piyano partisi kâh bir kişiyi, kâh olayı betimliyordu. Yeri geldiğinde de, örneğin 2. bapta piyanoda İstanbul manzarasını anımsatan melodiyle yer ve zaman tanımlıyordu. Piyanoda etkileyici tuşesine ek olarak Orhan’ın bestesinde romantik duygular ve halk müziği ezgileri klarinetle; dramatik olaylardaki insan sesi anlatımı çello ile notlara dökülmüş. Arda Serindağ ve Burak Ayrancı partilerini anlatılanın bilincinde olarak yorumladılar.
Tüm bu fevkalade melodilere ek olarak akustik ses tasarımı ve her bapta farklı renkte ışıklandırma ve zemin ışık motifi Abidin Dino’nun Kuvâ-yi Milliye Destanı çizimlerini gözümün önünde getirdi. 100 dakikalık oratoryonun muhteşem finalini seyircilerin ayakta dakikalarca alkışı süsledi. Belli ki tüm seyircilerin gönlünü dolduran duygular benimkiler gibi gözyaşlarına dönüşmüştü. Gerçekten de sahnedeki sanatçılarla beraber seyirciler bir bütün olup alkışlarıyla “Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim”, dediler.
Nâzım’ın betimlediği Kurtuluş Savaşı döneminin sıradan-isimsiz insanların çarpıcı manzaralarından Orhan’ın bestelediği bölümler şunlar: Karayılan'ın Hikâyesi, Kambur Kerim’in Hikâyesi, Arhaveli İsmail'in Hikâyesi, 920'nin 16 Mart'ı ve Manastırlı Hamdi Efendi'nin Hikâyesi, Kadınlarımız ve İzmir Rıhtımından Akdeniz’e Bakan Nefer.
“Sıradan-isimsiz insanlar” deyince aklıma Bertolt Brecht’in “Okumuş Bir İşçi Soruyor” adlı şiiri geliyor:
“Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim?
Kitaplar yalnız kralların adını yazar.
Yoksa kayaları taşıyan krallar mı?
Bir de Babil varmış boyuna yıkılan,
kim yapmış Babil’i her seferinde?
Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar
altınlar içinde yüzen Lima’nın?
Ne oldular dersin duvarcılar
Çin Seddi bitince?...”
Bence, bariton, piyanist, şef, besteci Murat Cem Orhan, yanlış çağda ve yanlış coğrafyada doğmuş. Henüz günlük yaşamda can-mal endişesi, trafik derdi, cep telefonu-televizyon alışkanlığı, vb çağdaş sorunlar ortaya çıkmamış olan 18-19’uncu yüzyılda, Avrupa’da doğmuş olsaydı, bütün dünya bugün onun eserlerini çalıyor olabilirdi.4 Ya da tam da bu yüzden doğru çağda, doğru coğrafyada doğmuş diyebiliriz. Bu sayede, TDK’na5 göre halkın kurduğu birlikler anlamına gelen ve Kurtuluş Savaşı'nın ilk sivil savunma kuruluşu olan Kuvâ-yi Milliye’cilik ruhunu canlandırma sorumluluğunu üstlenen bir sanatçı olmuş. Nâzım, kitabın önsözünde duygularını "… bu destanı yazmakla büyük, doğru ve mükemmel bir iş yaptığıma inanıyorum.", sözleriyle dile getirmiş.1 Orhan da bu destanı müziğiyle kaynaştırarak bize yönelttiği “isimsiz kahramanlardan biri acaba siz misiniz?” sorusunun doğru ve mükemmel bir soru olduğuna inandırıyor.
Gerçekten, acaba bugünün isimsiz kahramanları biz miyiz?
Dipnotlar
- Hikmet N: Kuvâyi Milliye. Bilgi Yayınevi, 2. Baskı, 1974
- Sponsor: DenizBank
- T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu Şefi: Burak Onur Erdem, Piyanist: Filiz Balkız, Gülce Sevgen
- https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/prestossimo-maestro-murat-cem-orhan/2799/ cmc Erişim: 8.6.2022
- TDK: Türk Dil Kurumu
Pınar Aydın O’Dwyer
27 Ekim 2024, Ankara
Not: CSO Ada’da konser veren sanatçılardan park parası alınması uygulaması maalesef hâlâ sürüyor. Ne üzüntü verici bir durum!