Ozan Evrim Tunca’nın İnstagram Sohbet Programları Devam Ediyor
Prof. Dr. Ozan Evrim Tunca İnstagram’da yeni bir sohbet dizisi daha düzenledi. 3-4 Mart 2022 tarihlerinde gerçekleşen bu dizide “Orkestraların geleceği”, “Orkestra kadroları ve giriş sınavları”, “Özel, devlet, üniversite orkestralarının durumları” ve “Yeni orkestralar” başlıkları tartışıldı. (https://www.sanattanyansimalar.com/orkestracilar-ve-gelecekleri-konusu-konusulacak/6646/)
Sohbetlere değişik orkestraların üyeleri (soyadı alfabe sırasına göre) Sibel Ayhan Bayer (CSO Flüt sanatçısı, akademisyen), Burç Balcı (Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası Çello sanatçısı), Nezih Dikicigiller (Eskişehir Büyükşehir Belediye Orkestrası Viyola sanatçısı), Elif Erkli (Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası Çello sanatçısı) ve Mehmet Yasemin (Pamukkale Filarmoni Orkestrası Baş Kemancısı, akademisyen) ile maestrolar (soyadı alfabe sırasına göre) Rengim Gökmen, Oğuzhan Kavruk, Ender Sakpınar ve Burak Tüzün katıldılar.
Viyolonsel sanatçısı ve Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğretim üyesi Prof. Dr. Ozan Evrim Tunca’nın genç müzisyenlere yönelik olarak başlattığı sohbet programlarının ilki 1-4 Şubat 2022 tarihlerinde “Orkestra şeflerinin orkestradan, orkestranın şeflerden beklentileri” üzerine kurgulanmış ve büyük ilgi görmüştü. (https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/orkestracilar-ve-sefler-empati-deneyim-oda-muzigi/2717/ Erişim: 13.02.2022)
Tunca ilk oturumu, “bu çalışmaları alana katkı yapmak için başlattığını, değişik statülerdeki orkestraların ihtiyaçlarını bu alanda emek veren sanatçılardan dinleyerek, özellikle genç kuşakların günü ve yeri geldiğinde ne talep etmeleri gerektiğini bilmelerini sağlamayı amaçladığı” belirterek açtı. Öğrencilerine “4B kadrosunun ne olduğunu sorduğunu ama gençlerin tüm yaşamlarını etkileyebilecek kanun ve yönetmelikleri bilmediğini” ekledi. Oysa ona göre “İşleri takip etmek, sorunları ve çözüm önerilerini ısrarla yetkililere iletmek lazım!”
ORKESTRALARIN GELECEĞİ
Tüm katılımcılar her şeyden önce müzik sanatının, dolayısıyla da orkestraların gelecekte de var olması gerektiğinin altını çizerek sözlerine başladılar. Bu görüş açısıyla “öncelikle izleyicinin ilgisini sürdürmenin zorunlu olduğu; bu amaçla hedef izleyiciye uygun düzeyde örneğin anlatımlı ve ilginç programlar sunulabileceği”, belirtildi. “İzleyicinin ilgisini sürdürebilmek için eğitiminin de sağlanmasının önemli olduğu, her yaşa göre eğitim konserlerinin yararlı olduğu”, düşüncesini de eklediler. Özellikle “çocuklara sadece yarı eğlendirici yarı eğitici konserler değil, mesela armoni eğitiminin ne işe yaradığı da öğretilen doğrudan müzisyenliğe yöneltici konserler de sunulmalı”, denildi. Katılımcı sanatçılara göre “Çocukların geleceğini değiştirebilmek ancak çocuklarla mümkündür, bu da sanatsever çocuklar yetiştirerek olabilir. Çocukların sanatla büyümesini sağlamaksa sanatçıların sorumluluğudur”.
Öte yandan orkestraların geleceği mali koşullar, diğer olanaklar ve yönetim biçimine de bağlıdır. Bu konuda “Orkestraların sürdürülebilirliği ve geliştirilmesi için yerel yönetim ve özel kuruluşlar (örneğin bankalar) destek olmalı”, denildi.
Söz orkestraların kendi içlerindeki iş birliği ve birliktelik ruhunun önemine geldiğinde “ülkemizdeki sanatçıların çok iyi düzeyde olduğu ama ne yazık ki bir araya gelemedikleri; oysa ortak akıl yaratılarak, ortak kararlar alınmasının ve bu kararların yetkililere anlatılarak onların ikna edilmesinin gerekli olduğu”, üzerinde duruldu. “Mesleki sanatsal konularda fikir beyan eden bir kurumun olmadığı, bu nedenle sıklıkla yönetimle medyatik kişilerin konuştuğu”, belirtildi.
Bazı sanatçılar “Orkestra yönetiminin profesyonel bir çatı altında kurumsallaşmasının daha iyi olacağını, böylece müzisyenlerin sadece müziğe odaklanabileceğini; maddi ve idari konularda uzman olmayan yöneticilerin tercih edilmemesini; yöneticinin bir CEO gibi sanattan çok orkestranın huzurlu çalışıp iyi tanıtılabilmesi için gerekli düzenlemelerin önünü açıp imkân yaratacak yeteneklere sahip olması gerektiğini” savundular. Diğer bir kısım sanatçılar ise deneyimlerine dayanarak “Profesyonel yönetici iyi fikir ama bu sistem iyi çalışmıyor”, şeklinde farklı görüş beyan ettiler.
ORKESTRA GİRİŞ SINAVLARI VE KADROLAR
Orkestraya giriş sınavı konusunda “perde arkasında çalınmasının hem orkestra hem de aday sanatçı açısından daha adil olabileceği” söylendi. “Aslında yönetmeliğe göre aday sınavında deşifre de sorulmalı”, diye eklendi.
Oldukça karışık olan senfoni orkestraları kadroları konusunda “Belediye orkestralarında tek tip kadro, bakanlık orkestralarında 3 tip kadro, üniversite orkestralarında ise daha farklı olduğu; kapsamının düzeltilmesi gereken 4B kadrosunun yanı sıra orkestralarda 4C kadrosu, misafir sanatçı sözleşmesi vb. gibi farklı sözleşmelerin de var olduğu”, anlatıldı. “Bazı kadrolarda sözleşmelerin yıllık yapılıyor olması veya giriş kadrosunun kategorisinin özelliği nedeniyle yıllar sonra bile maddi olarak ilerlemeyen sanatçılar bulunmasının önemli sorunlar yarattığı” belirtildi. Ayrıca “Yıllık sözleşme sınavlarının jüri oluşturma mevzuatının bulunmadığı” da eklendi.
Oysa Devlet Kadrolar Kanunu ve yönetmeliğine uygun olması gereken “bu kadroların sanatın sürdürülebilmesinde son derece önemli olduğu, maddi kaygıların sanatçıların sanatını ve yaşamını olumsuz yönde etkileyebileceği, başka ülkelerde hayat boyu sözleşme olmasa da bizim ülkemizde şart olduğu” eklendi. Sanatçılara göre “Çalışma koşullarının yarattığı mesleki bedensel dejenerasyonların sanatçıların yaşam boyu sağlığını da etkileyebileceği ve hastalanan sanatçının yerini alabilecek başka sanatçı olmayabileceği için “Sistem konuşulmalı ve sıkıntılar doğru şekilde doğru mercilere anlatılmalıdır”.
Ardından “genç müzisyen adaylarının kadro özelliklerini bilmediği, oysa kadro sisteminin sanatçı yetişmesinde gelecek umudu olduğu” üzerinde duruldu. Ek olarak “kadro kavramı atalet veya memur zihniyeti denilen durumu ortaya çıkardığı; kadro sisteminin rehabilite edilmesinin gerektiği; herkese aynı maaş eşitlik gibi gözükse de adaletsizlik yarattığı; temel maaşın sabit kalıp, ek olarak performansa göre primin uygun olacağı; ancak adaletli prim kriterlerini saptamanın da çok zor olduğu”, şeklinde görüşler beyan edildi. Bunun yanı sıra şeflere ödenen ücretlerin orkestraya ve şefin milliyetine göre olduğu, standart olmadığı da ifade edildi.
Esasen sorunların kökeninde kültürel alana yapılan yatırımların sonuçları hemen görülemeyeceği için bu alana kimsenin yatırım yapmak istemediği” gerçeğinin yattığı, Türkiye’de Orkestra tarihi gözden geçirildiğinde bunun açıkça görülebileceği”, dile getirildi. Tüm bu açılardan tüm sanatçılar “Devlet özel girişimlere de destek olmalı. Sanat bir ülkenin en üst düzeyde prestijidir, dolayısıyla devlet samimi ise sorunları çözer. Devletin yanı sıra sivil girişimlerin de desteği ile sürdürülebilirlik sağlanabilir”, görüşünde hemfikir olduklarını beyan ettiler.
ÖZEL, DEVLET, ÜNİVERSİTE ORKESTRALARININ DURUMLARI
Ülkemizde sadece altı senfoni orkestrası ve altı opera varken çok sayıda konservatuvar olması nedeniyle üniversitelerin orkestraları sanatçı istihdamı açısından önemlidir. Bu açıdan akademik orkestralar konusunda şunlar söylendi: “Akademik orkestralar arasında ortaklık kurulamıyor. Oysa bu orkestralarda da kadro problemleri var. Örneğin bazı sanatçı-hocalar hep aynı kadroda kalmayıp yükselmek isteyebilir. Bu durumda akademik teşvik yönetmeliği yararlı olabilir. Çünkü aksi takdirde ileri akademik eğitim alanlar orkestra kadrosundan öğretim görevlisi kadrosunda emekli olmaktansa daha iyi koşullarla emekli olmayı tercih edenler olabilir”.
Özetle “Yeni bir kadro sistemi olmalı ve bu sistemde üniversite orkestralarında öğretim görevlisi kadrosu yerine kendi içinde hiyerarşisi olan kademeli uzman kadrosu olmalı”, şeklinde ortak görüşler ifade edilmiş oldu.
“Orkestralar birlik olmalı aynı gemideyiz, sorunları anlatmalıyız ve anlatmaya devam etmeliyiz, verileni kabul etmemeliyiz”, görüşü tüm katılımcı sanatçılar tarafından dile getirildi.
YENİ ORKESTRALAR
Yeni kurulan orkestralar konusunda müjdeli bir haber verildi. Geçtiğimiz günlerde kurulan Pamukkale Filarmoni Derneği çatısı altında Pamukkale Filarmoni Orkestrasının işe başladığı haberi paylaşıldı. Özel girişimin katkısıyla başlayan bu oluşum ilk konserini de bu yazıyı okuduğunuzda vermiş olacak. Bu bağlamda “Özel orkestralar çok önemli, konservatuvar öğrencilerine gelecek sağlamak zorunludur”, fikrine katılmamak mümkün değil.
SONUÇ
Klasik müzik alanında geçmiş hesaplaşmalardan sıyrılarak, hep birlikte geleceğe ve daha iyi anlaşmaya yol almak amacıyla düzenlediği bu sohbet toplantılarına Ozan Tunca'nın ileriki aylarda da devam etmesi dileniyor ve bekleniyor.
Linkler: Ozan Evrim Tunca’yı İnstagram’dan takip ederek buluşma videolarını izleyebilirsiniz.
Pınar Aydın O’Dwyer
1 Nisan 2022, Ankara