Bugüne kadar belki binlerce opera temsili izledim, 24 Eylül 2024 tarihinde Amsterdam’da Hollanda Ulusal Opera ve Balesi’nin sahnelediği Giuseppe Verdi’nin Rigoletto adlı operası kadar hikayeyle bağlantısız rejili temsil izlemedim (Bkz. Not 1). Dramatik eserin konusu saray soytarısı Rigoletto’nun üzerine titrediği kızı Gilda’nın Mantova Dükü tarafından iğfal edilmesi üzerinedir. Öç almak isteyen Rigoletto, Dük’ü öldürtmeye çalışırken onun yerine yanlışlıkla kendi kızını öldürtür.
2009’da Londra’da İngiliz Ulusal Operası’nda izlediğim Çin restoranında geçer şekilde sahnelenmiş Turandot’un gülünçlüğü bile Amsterdam Rigoletto’sunun yanında solda sıfır kalır ki Turandot’un rejisinde, restoran sahibinin kızı kılığına sokulmuş olan Turandot, meşhur üç sorusuna doğru yanıt veremeyen prenslerin kafalarını uçurtup yemeklik hayvan kellesi gibi kurutmak için restoranın duvarlarına astırmıştı!
Foto: P. Aydın
Amsterdam Rigoletto’su librettodaki gibi dükalık sarayında değil; geniş, boş ve hiçbir özellik taşımayan bir mekânda geçiyordu. Mekânın arka planında merdivenle çıkılan bir asma kat vardı. Duvarlar tuğlalarla örülmüştü, kapılar düzgün dikdörtgen değil gelişigüzel şekillerde açılıp sahneye giriş çıkış yolu oluşturuyordu.
Photo Baus
Foto: Melle Meivogel
Buraya kadar sorun yoktu, saraylıların hepsinin yüzünde Dük’ün yüzünün maskesi olması da ilginç bir yaratımdı. Ancak sorun aslında başka başka mekânlarda (saray, sokak, Rigoletto’nun evinin bahçesi, Rigoletto’nun evinin içi, kiralık katilin evi, nehir kenarı) geçmesi gereken tüm olayların o boş mekânda geçer şekilde sunulmasıydı. Olsun, ne zararı var ki, diyebilirsiniz. Haklısınız ama örneğin Rigoletto kendisi hakkında gizli konuşulurken de bulunmaması gereken o ortamdaydı, Gilda da yanı başındaydı. Son perdede Rigoletto ile Gilda saklanmış şekilde kiralık katil Sparafucile ve fahişe kızkardeşi Maddalena’nin gizli konuşmalarına (şarkı ile) şahit oluyorlardı.
Foto: Melle Meivogel
Hatta gizli konuşmayı aynı ortamda dinlemek ne kelime; Dük, Maddalena’ya ilanı aşk ederken bir yandan da hemen oracıkta aldattığı Gilda’ya sarılıyordu (La donna è mobile). Yani, pazar yerindeki satıcı ve alıcılar gibi, herkes aynı anda oradaydı. Aksine, Rigoletto saraylılara hitaben aryasını söylerken ortada kimsecikler yoktu, üstüne adıyla hitap ettiği saygın Marulio Bey de yokken, ona yalvarırken Marulio kulisten bunu duymuyordu bile (Cortigiani, vil razza dannata). Dahası son sahnede daha Dük’ün şarkısının sözleri başlamadan Rigoletto ve Gilda’nın sanki söylenecekleri tahmin ederek bunları duymak istemedikleri için kulaklarını kapatmaları, anlatımı zorlaştıran reji yorumu ya da oyun ihmaliydi.
Eserin başında sara nöbeti geçiren Rigoletto, librettonun orijinalindeki gibi kamburdu kambur olmasına ama kâh bir baston kullanıyordu, kâh kullanmıyordu ve arada bir de aksıyordu. Yani rejisör Rigoletto’nun teşhisi açısından kararsızdı ve belki de bu yüzden sahnede dolaşan beyaz önlüklü bir doktor da vardı. Ama daha en başında konunun en sonunun videosunun fonda gösterilmesi seyircinin Gilda’nın başına geleceklerin teşhisini daha baştan koymasına (sinemada filmin değerini azaltmak anlamında spoiler vermek gibi) ve merakının engellenmesine, seyir tadının bozulmasına yol açıyordu.
Gereği anlaşılmaz bir nedenle Gilda’nın küçüklüğünü ifade etmek üzere sahnede bir de çocuk oyuncu mevcuttu. Çocuğun varlığı Gilda’nın çok genç olduğunu değil, aksine geçmişine-çocukluğuna oranla hayli büyümüş olduğunu gösteriyordu. Eğer hâlâ çok gençse yanında bir çocuk ile birkaç yaş öncesinin sunulmasına gerek yoktu. Üstüne Gilda’lı sahnelerde fonda “çocuk odası videosu” onun uzun bir geçmişi olduğunu, yani erişkin biri olduğunu tekrar tekrar vurgular nitelikteydi. Ayrıca yine fonda bir çocuğun yaptığı anne-baba-çocuk resimlerinde anne resminin üzerinin bir çocuk eli tarafından karalanması sanki annesi kötü biriymiş ve onu terk etmiş duygusu veriyordu. Oysa babası Rigoletto’nun anlattığına göre annesi melek gibi bir kadınmış ve erken yaşta ölmüş; resminin üzeri karalanacak, yok sayılmak istenecek bir kişi değilmiş.
Foto: P. Aydın
Her yanı beyaz dekorun salona göre sağ yanında devasa bir pencere vardı. Bu pencereden gelen ışık günün saatini ifade edecek herhalde, ne güzel bir çözüm diye düşündüm önce. Ama öyle olmadı, ışığın miktarı ve rengi her zaman olaylarla uyumlu değildi, fırtına sahnesinde pencereden güneş ışığı yansıyordu.
Yine de ceset gömmek için yeri kazma işleminin tabandaki tahtaların kaldırılarak yapılması, sonra o çukurun nehir algısı yaratması parlak bir fikirdi. Keza kafasına sarı parlak pulların döküldüğü kişinin başına bir şey geleceğinin işaret edilmesi de değişik bir yaklaşımdı.
Foto: P. Aydın
Yorumlayıcı sanatçılar nasıldı diye soracak olursanız, hemen hepsi sorunsuz olmasına rağmen “tüm bu izlemeyi zorlaştıran reji öğelerinden kaçınamayınca” sesleri duymak, alımlamak ve tat almak çok zordu.
Foto: P. Aydın
Onun yerine, mantıklı bir tat için opera binasının hemen yanı başındaki restoran birebir. Yıllardır temsil öncesi veya sonrası giderim; ortamı ve yemekleri insana neşe veriyor, tavsiye ederim (Amstel Restoran www.amstel-1.nl)
Pınar Aydın O’Dwyer
4 Kasım 2024, Amsterdam / Ankara
Not 1. Hollanda Ulusal Opera ve Balesi: Rigoletto Beste: Giuseppe Verdi (1813-1901), Libretto: Francesco María Piave.
Yaratıcı Sanatçılar: Orkestra şefi: Antonino Fogliani, Sahneye Koyan: Damiano Michieletto, Dekor tasarım: Paolo Fantin, Kostüm tasarım: Agostino Cavalca, Işık tasarım: Alessandro Carletti, Video: Roland Horvath.
Yorumlayıcı Sanatçılar: Gilda: Aigul Khismatullina, Rigoletto: Roman Burdenko, Mantova Dükü: René Barbera, Sparafucile: Alexander Köpeczi, Maddalena: Maya Gour, Giovanna: Eva Kroon, Monterone Kontu: Frederik Bergman, Marulio: Martin Mkhize, Matteo Borsa: Salvador Villanueva, Ceprano Kontu: Joe Chalmers, Ceprano Kontesi: Martina Myskohlid, Düşesin Yardımcısı: Daria Brusova, Teşrifatçı: Peter Arink.
Not 2. Temsil hakkındaki görüşlerini benimle paylaşan Dünya Kırkalı’ya teşekkür ederim.
Kaynak: Rigoletto program kitapçığı. Ulusal Hollanda Operası, 2024