İstanbul’da yayınlanan Hayâl (Kültür-Sanat-Edebiyat) Dergisi “Şair Ressamlar-Ressam Şairler” başlıklı bir dosya açmıştı. Öncesinde ilgili sanatçıların yer aldığı dosya için 2008 yılı sonlarına doğru benden de Abidin Dino üzerine bir yazı hazırlamam istendi. Yöneticiye Abidin Dino’nun ressamlık yönüne bir diyeceğim olmadığını belirttim. Ancak Dino şair değildi. Karşı taraf şair olduğu konusunda ısrarcıydı. Örnek olarak geçmişte Milliyet gazetesinde yayınlanmış bir şiir vardı. Nazım’ın çok bilinen “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” şiirine karşı bir yanıt niteliğindeki dizeler öne sürülüyordu. Derginin isteği üzerine sanatçının şair olmadığını vurgulayıcı bir yazı hazırlayarak gönderdim. “Acıdan Süzülmüş Sanatçı: Abidin Dino” başlıklı yazım söz konusu derginin Ocak-Şubat-Mart 2009 tarihli sayısında yayınlandı.
Bu tarihten daha öncesinde başlayan tartışmalı bir konu vardı ortada. Ve her tartışmada dillendirilen şiir Abidin Dino’nun Nazım’a yanıt olarak yazdığı sözde şiirdi.
Abidin Dino’nun çok yönlü bir sanatçı olduğu kesin. Elbet ressamlığı başta geliyor. Onun dışında seramik, yazarlık ve sinemacılık gibi alanlarda da yoğun çalışmalarıyla dikkati çeker.
1933 yılında Türk resim sanatının önemli oluşumlarından D Grubu’nun kurucuları arasında yer alır. Aynı yıl içinde cumhuriyetin kuruluşunun 10. yılı nedeniyle Türkiye’ye gelen Sovyet sinemacı Sergey Yutkeviç “Türkiye’nin Kalbi Ankara” adlı bir film yapar. Bu süreçte resimlerini beğenen Yutkeviç Abidin’i Sovyetler’e davet eder. Leningrad’da Yutkeviç ve Eisenstein ile üç yıl sürecek bir çalışma içine girer sanatçımız.
1941’de ise Yeniler Grubu’nun üyesi olarak görürüz onu.
Grubun, limanda balıkçıları, çalışan işçileri konu edinmesi soğuk savaş yılları paranoyasının etkisiyle tehlikeli bulunur. Sonunda Abidin yurdu terk ederek Paris’te yaşamaya başlar. Burada Tristan Tzara, Gertrude Stein, Pablo Picasso, André Malraux ve Eisenstein gibi sanatçılarla dostluk kurar. Yurdundan ayrılırken yaptığı seramikler gümrükte parçalanır. Gerekçesi sanatçının imzasında gizlenmiş olan “orak-çekiç”tir.(!) Geride bıraktığı tüm resimlerini yeğeni Rasih Nuri İleri’ye bırakacaktır.
Uzun ve trajik bir yaşam. Sanatçının yaşamında anlatılacak çok olay var. Ancak ne yazık ki şiir bulunmuyor. Bununla ilgili soruyu yeğeni Rasih Nuri İleri’ye sormuştum. Onunla 2 Ekim 2010 günü yaptığım yüz yüze görüşmede dayısının yalnız bu şiir değil, başka hiçbir şiirinin bulunmadığını söyledi.
Peki, böyle bir yanlışlık nereden kaynaklanıyor?
Adın sosyal medya denen sanal ortamda doğruluğu şüpheli bir yığın ileti dönüp duruyor. Sözgelimi Can Yücel’in ağzından söylenen o kadar çok şiir var ki sanırım şairin kendisi bile görse şaşardı.
Resim Heykel Müzesindeki Ratip Tahir Burak’ın “Ergenekon’dan Çıkış” tablosunun İbrahim Çallı’ya ait olduğu gibi çok sayıda yanlış bilgiler paylaşılmakta. Başka yanlışlıklarla ilgili olarak daha önce yayımlanmış yazım sitemizde duruyor.
Burada konumuz onlar değil elbette. Vurgulamak istediğim nokta popüler kültürün sarmalında her yayınlanan bilginin doğru olmadığının bilinmesi. Bir zamanların çok satışlı bir gazetesinin böyle bir olayda aracı kılınmasının hoş bir davranış olduğu söylenemez.
Abidin Dino’ya aitmiş gibi gösterilen şiir de bunların başında gelir. Sanatçının ne bütün yazıları içinde ne de Vikipedi’deki yaşam öyküsünde bu şiire yer verilmiyor. Hiç kuşkusuz bu eksiklik Abidin Dino’nun sanatçılığına ilişkin olumsuz bir özellik değil. O, yaptıklarıyla sanat tarihimizdeki yerini çoktan almıştır.
A. Celâl BİNZET
3 Şubat 2024, Ankara