SANATÇILARIN OTO PORTRELERİ - I
Portre Sanatında Kendini Betimleyen Ressamlar
Dünya sanatında her çağda, neredeyse bütün ressamlar portre, bütün heykeltıraşlar da büst çalışması yapmışlar. Kuşkusuz bunda daha çıraklık aşamasında ya da genel anlamda eğitim aşamasında bu konuya verilen öneme bağlılığın devamı sayılabilir. Ayrıca hangi çağda olursa olsun, sanatçılardan portre betimlemeleri isteğinin ve beklentilerin başta gelmesi. Özellikle dinsel ve yönetim erklerinden böyle isteklerin yerine getirilmesi. Bu nedenle Atik Mısır, Ege, Roma ve Bizans sanatında çok sayıda resim-portre-büst ve heykel örnekleri yer alıyor, sanat tarihinde.
Bu gibi zorunlu betimlemelerin yanında yazımızın konusu olan ve büyük bir ilgi ile bazı ressamların yaşamlarının her aşamasında neredeyse bir disiplin içinde kendi portrelerini yaparak, yaş alma serüvenlerini görselleştirip betimlemelerini ele almak. Kuşkusuz sanat tarihindeki çok sayıdaki sanatçı içinden örneklemeler içinde.
Bazı sanatçıların yaşadıkları yaş dönemlerinin bütün fiziksel, ruhsal, duygusal yönleriyle ifadesi olan bu portreler bir başka açıdan da portre sanatının önemli örnekleri sayılır.
‘’Sanatsal bir deha, tıbbin öncüsü, araştırmacı, bilim adamı, mimar, mühendis, birçok makinenin ve cihazın mucidi. Leonardo da Vinci gerçekten nihai Rönesans Adam. Yüzlerce yıl yaşadı. Zamanının ötesinde teknolojik fikirler ve hırslarla.’’ https://www.uc.edu/content/dam/refresh/cont-ed-62/olli/s21/da-vinci.pdf
Leonardo da Vinci. Orta yaş ve yaşlılık oto portresi.
Leonardo, çok yönlülüğünün içinde elbette desen ve çizim gücü yüksek bir sanatçı olarak çok sayıda karakter araştırması içeren portreler yaptı. Bunlar arasında az sayıda kendi portresi de var.
*
Albrecht Dürer (1471-1528)
Farklı yaş alma portrelerinde en genç yaşta portre sahibi Dürer. Bunların ilk örneği sınırlı sayıda da olsa ilk gençlik ve orta yaş dönemi portreleriyle (1471-1528). Ünlü tavşan, Gergedan ve Çimen Demetleri çizimleri gibi çok iyi doğa gözlemleriyle. Ayrıca Martin Lüter’in gerçekleştirdiği reform akımını eserlerine yansıtan, dinsel oyma baskı resimleri çalışmıştır. 13 yaşındaki bir oto portresi yanında dönemin insanlarının çok sayıda portresi içinde 1514’te çizdiği annesinin portresi onun bu alandaki başarılarını da gösterir. Daha sonraki sanatçılarda da görülecek olan kendini betimleme isteğinin ‘’Benim, ben buyum’’ kavramı ile ilgili olduğunu ve belli yaş aralıklarında yaptığı oto portreler ile Dürer’in kendisini belgelemek isteyen bir yaklaşımını da gösterir.
Albrecht Dürer: Kendi Portreleri. (1494) 10 Yaş. (1500) 16 Yaş. (1510).26 Yaş. (1512)28 Yaş.
‘’Ego: Oto portrelerin Garip ve Harika Dünyası'nda, dün gece BBC4'te, Gözlemci sanat eleştirmeni Laura Cumming, oto portre üzerine etkileyici bir anket sundu. Dürer ile başladı…13.Eylül.2021
Oto portrelerin tuhaf ve harika dünyası.
Sanat eleştirmeni Laura Cumming, beş asırdan fazla tarih diliminde oto portrede bir yolculuğa çıkıyor ve batı sanatındaki en büyük isimlerin kendilerini nasıl ‘’kendi başyapıtlarına’’ dönüştürdüklerini sorguluyor.
Film, oto portrelerin, sanatçıların kendilerini nasıl gördükleri ve dünya tarafından nasıl tanınmak istedikleri gerçeğini her zaman ortaya çıkaran benzersiz bir sanat biçimi olduğunu savunuyor. Dürer, Rembrandt, Van Gogh ve Warhol'un da aralarında bulunduğu kilit portre sanatçılarının eserlerini inceleyen Laura, türün gelişimini izleyerek sanatçıların iç ve dış benliklerini eşleştirmeyi başardıkları tuhaf ve çeşitli yolları ortaya çıkarıyor.
Laura, önemli oto portrelerin ardındaki hikâyeleri araştırıyor, oto portre çalışırken sanatçılarla röportaj yapıyor ve oto portrenin tarihinin sanat ve sanatçıların nasıl değiştiğinden daha fazlası olduğunu gösteriyor, aynı zamanda kendimizi görme biçimimizin ve insan olmanın ne anlama geldiğinin evrimini de çiziyor.
Ayrıca, Rembrandt'ın Simon Callow'la teatralliğini, Julian Barnes ile Courbet'i tartışıyor ve Mark Wallinger ve Patrick Hughes gibi çağdaş sanatçılarla tanışıyor, ikincisinin ilk oto portresini çalışmasını gözlemleyerek.”
https://www.bbc.co.uk/programmes/b00vngl0
Bu habere ek videolarda müzede Dürer’in portreleri sunuluyor.
*
Rembrandt (1606-1669)
Rönesans sonrası Maniyerizm’in örnekleri sayılan eserler veren bir başka büyük sanatçı Rembrandt’tır. Yaşadığı dönemde Rijksmuseum’un baş eserleri sayılan Hollanda sanatının Gece devriyeleri, Anatomi Dersi gibi büyük boyutlu kompozisyonlarıyla bilinen önemli ressamı. Bu kompozisyonlarda yer alan her portresi ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken önemde. Ama Elimizdeki verilerde kendi portreleri 1626’dan itibaren başlarken, bir yandan da başka insanların portrelerinde büyük bir bölümünün sipariş üzerine, istekleri için, yani geçiminin devamı için yapıldığı yazar kayıtlarda. Yaşlandıktan sonra bu siparişler azaldığı ya da kesildiğinden geçim sıkıntısı yaşadığı da.
Rus Kraliçesi Katherina Avrupa’ya ve Hollanda’ya resim toplayıcılar göndermiş ve özellikle Rembrandt’tan çok sayıda eser taşınmış Petersburg’a. Hermitaj Müzesi’nde benim saydığım Rembrandt eseri sayısı 37 idi.
‘’Bir sanatçının yaratıcı yenilenmesinin çeşitli aşamalarının oto portrelerde takip edilebilmesi ve böylece stildeki değişim ile olgunluktaki değişimin aynı anda incelenebilmesi özellikle ilginçtir. Bu açıdan Rembrandt'ın oto portreleri birbirine benzemez. Bir ömür boyu süren insani ve sanatsal öz incelemenin tükenmez zenginlikteki belgeleridir bunlar. Oto portre sanatında Rembrandt, Barok'un görkemli debdebesini reddeden ve gerçeği basit ve dışsal süslemeler olmadan anlatmaya çalışan ressamlar üzerinde en büyük etkiyi yarattı.’’ https://www.wga.hu/html_m/r/rembrand/27self/index.html
‘’Rembrandt'ın acımasız, doğrudan ve samimi oto portreleri, onun özel dünyasına büyüleyici bir pencere açıyor ve uzun ve karmaşık yaşamının birçok iniş ve çıkışını kayıt altına alıyor…Oto portreleri 40 yıllık kariyeri boyunca değişmez bir şeydi; kendi yüzünün yaklaşık 100 farklı versiyonunu çizdi, boyadı ve bastı; her biri karmaşık karakterinin farklı bir yanını ortaya çıkardı. Rembrandt, kendine özgü yumuşak kahverengiler ve karamel tonlarından oluşan paletinde, gençliğin taze yüzlü oyunbazlığından kaygılı yaşlılığına kadar zaman içinde yaşlanan yüzünü belgeledi’’.https://www.thecollector.com/rembrandt-self-portraits/
Buradaki ‘’acımasız’’ tanımı kendini, sadece portre betimleyici olarak görmeyip, fiziksel yıpranmalarını, iç dünyasının yüzüne yansımalarını içtenlikle, dürüstçe betimlemesidir. Yapaylığa ihtiyaç hissetmeden yaşamın getirdiği kaçınılmaz bütün fiziksel yıkımları da kayda geçebilmesi. Bu portrelerin sıralaması bile bir insanın yaşam serüveni hazzını ve süreç içinde yaşlılığın, zaman denen kutsal kavramın kimi nerelerden nerelere sürüklediğinin öyküsü gibidir. Betimleme kişisel görsel karakter benzetmesi yanında kişinin iç dünyanın deşifresi gibi kaygıları da kapsar.
Bu konu açıldığında her zaman sevgili atölye hocamız Adnan Turani’nin portre çalışmalarımızda izlediği bir yol aklıma gelir. Öğrenci olarak nerdeyse hepimiz ilk hedef olarak fotografik benzetme çabasına girer, ondan sonrasını göz ardı ederdik. Bu durum onun bizden beklediği bazı değerleri yerine getirmediğimiz, getiremediğimiz duygusu yaratmış olacak ki öğrenci yaş dönemi gençliğinin güzellik anlayışının dışında sayılabilecek bir arkadaşımızı model oturturdu karşımıza. Bir üç, beş, on çizim şartı ile. Kendimden örnek vereyim, her çizimde çizdiğimiz arkadaşımızın yüz ifadesinin bir başka yönünü keşfetmeye başladım. Saçlarını, yanaklarını, gamzesini, burnunu, gözlerini sanki yeniden keşfediyormuş gibi. Kuşkusuz bu öze inen izleme ve betimleme çabası hepimizde benzer duygular yarattı, portre çalışmalarımız hocamızın olumlu eleştirilerini almaya başladı. Bu uygulamayı yıllar içinde biz de öğrencilerimize sezdirmeden farklı boyutlarda yaptık. Her defasında da çok olumlu sonuçlar aldığımızı belirteyim. Bu özellik sanatın serüveni içinde portre sanatının önemli bir yer tutmasının en önemli nedenlerinden biridir.
*
Rembrandt’ın 1628 tarihli ilk kendi portresi ile 1659 yılında yaptığı portresini yan yana getirdiğimizde bir yaşamın nereden nereye geldiğinin somut görseli. Son portredeki mücadeleli yaşamın getirdiği yorgunluk, çaresiz bakış. Boya yoğunluğuyla sağlanan tendeki gerçekçi, deformasyon ve pörsümüşlük.
Rembrandt 1628 Rembrandt. 1660
https://www.wga.hu/html_m/r/rembrand/27self/index.html
*
Francisco Goya Lucientes (Goya) (1746-1820)
Goya İspanyol resminin, başka bir açıdan Romantizmin deha sanatçılarından.
Saray ressamı, ama İspanya iç savaşında saraya karşı çıkar ve Cumhuriyetçileri destekler. Bu bir anlamda sefaleti seçmesi demektir. Kara Resimler ve Caprichos serisi bu yıllardan sonra çıkar. Onun çok yönlü anlatımı içinde 3. Mayıs Katliamı sanat tarihinin baş eserlerinden.
Goya’nın kendi portrelerini de betimlediği bütün eserleri, Saray ressamlığı dönemi eserleri ayrı, Kara resimleri denen sosyal konuları kapsayan eserleri Prado Müzesi’nde ayrı salonlarda sergilenir ve müzenin temelini oluşturur.
‘’Goya'nın toplu olarak Los Caprichos adını taşıyan seksen ayrı konuda ve numaralı gravürden oluşan ünlü seti, kendi dönemindeki İspanyol toplumunun ironilerini, ikiyüzlülüklerini ve zalimliklerini yorumluyordu. Goya, Caprichos'u ilk olarak 1799'da kitap halinde yayınladı, ancak konunun kışkırtıcı doğası nedeniyle yayını hızla geri çekti ve diziyi yaşamı boyunca bir daha asla basmadı. Buradaki oto portre başlık sayfasında kullanılmak üzere tasarlanmıştı. Cildin ilk yarısında günlük hayata dayalı hiciv benzetmelerini resimledi; ikinci yarıda korkunç cadıların ve iblislerin sosyal yozlaşmayı ve ahlaki bozulmayı yaydığı kâbus gibi hikâyeler anlatıldı.’’ https://artmuseum.princeton.edu/collections/objects/5473
Goya’nın 1790-1820 arasında betimlediği otoportrelerinden örnekler.
*
Van Gogh (1853 - 1890)
Oto portrede devamlılık konusunda bir diğer örneğimiz de Van Gogh.
Van Gogh’un sanat yaşamı diğer sanatçılara göre geç başlayıp çok kısa sürmüştür, bu nedenle resim serüveni bireysel dramatik yaşamına bağlı olarak 7-8 yıl gibi bir süreci kapsar ve bu zaman içinde birbirine yakın çok sayıda kendi portresini yapmıştır.
Van Gogh portrelerinden bir seçki.
*
Kathe Kollwitz (1867-1945).
Van Gogh’la yakın zaman diliminde yaşayan ama çok farklı dünya görüşü ve sanat anlayışına sahip olan Kathe Kollwitz. Rembrandt’tan ortalama 250 yıl sonra aynı portre anlayışı ile yaşamının her aşamasını betimleyen sanatçı Kathe Kollwitz’dir. Rembrandt’taki yaşlılık dönemi portrelerindeki kahverengi ve koyu kahverengi renklerle elde ettiği dramatik ifade Kathe Kollwitz’in portrelerinde de görülür. Kollwitz bütün resimlerinde siyah beyazın verdiği dramatik etkiyi çok iyi kullanır. Litografilerinde, gravürlerinde ve ağaç baskılarında da bu etki belirgin şekilde görülür.
Elbette birbirinden çok farklı toplumsal ve tarihsel dönemleri yaşayan ve yaşadığı Alman ressamı. her türlü özelliklerini de eserlerinde ifade eden sanat insanları. Bu açıdan bakıldığında doğal olarak Kathe Kollwitz’in yaşadığı yüzyıl Rembrandt’tan çok farklı özelliklere ve atmosfere sahipti. Düşünce dünyasındaki değişimler, 1789 Fransız Devriminin yarattığı siyasal ve ideolojik ayrışma fırtınasında çeşitli toplumlarda yaşanan sınıfsal çatışma dramlarına; açlık, sefalet, işsizlik, iş sömürüsü trajedilerine kayıtsız kalmayan ve bunu kendine anlatılması, ifade edilmesi gereken bir temel sorun ve sorumluluk olarak gören Kathe Kollwitz. Kollwitz'in eserleri, kapitalizmin yol açtığı bütün bu kötülüklere meydan okuyan isyan ve devrimlerin de birer tarihsel belgesidir.' Avrupa’yı kasıp kavuran iki büyük savaş, ekonomik buhran ve bunalımların yiyip bitirdiği baldırı çıplak kalabalıklar...
Ve ille de ölümün tepesinde kol gezdiği çocuklar, kadınlar... https://www.evrensel.net/haber/301090/k-the-kollwitz-ile-zaman-tuneli
Bu insani sorunların betimlendiği resimlerin bulunduğu kitap ve katalogların bir travmatik roman gibi izlenerek-okunması gereken duygu dünyası demektir.
Kollwitz; füzen, kömür kalemi ile desen siyah ve sepiye rengi amacına en uygun malzeme olarak kullanırken litografi, gravür, ağaç Baskı, heykel çalışmalarını da hayatı boyunca kendini, yaşadığı dünyanın sorunlarını, özellikle ana ve çocuk temalarına önem vererek kullandı. Bu eserlerin sunulduğu adına kurulan iki müze var; Köln ve Berlin’de. Buraya aldığımız portreler 1888’den başlayarak 1938’e kadar.
Bu resim ana ve çocuk kavramının; Kathe Kollwitz’in de yaşamını drama çeviren savaşların yarattığı en büyük insani trajedinin simgesidir.
‘’Birinci Paylaşım Savaşı’nın hemen başında, yani 1914’ün henüz ilk aylarında, Käthe-Karl çifti, çocukları Peter’in ölüm haberini alır. Cepheye giderken Peter’in önüne geçmemiş olmanın acısı, gelen ölüm haberiyle birlikte bir iç hesaplaşmaya dönüşür. Bu gravür (Çocuğunun ölüsü üzerine kapanan kadın), Käthe’nin kendi dramatik hikâyesi olmuştur… Peter’in acısı, savaşta kayıp giden yüz binlerce gencin de acısıdır artık. Bu vakitten sonra Kollwitz resimlerinde evlatlarını savaşta kaybetmiş annelerin gözyaşı daha çok yer edinecektir.’’ https://www.evrensel.net/haber/301090/k-the-kollwitz-ile-zaman-tuneli
Ben 1964 yılında İstanbul’da gördüğüm ilk sergisinden sonra müzelerini hem de birkaç kez gezen, inceleyen ve yazılarımda sık sık yer veren biri olarak, Kathe Kollwitz’in her eserinde bu insani ve toplumsal duyarlılığı, dramatik bir öyküyü okurcasına hisseden biriyim. Müzesindeki eserleri toplu izledikten sonra çok etkili bir tiyatrodan çıkan insanın duygu yoğunluğunu yaşayan çok insana tanık oldum. Bu duyguları sevgiyle andığımız Sanat eğitimcisi Prof. Dr. İnci San bir söyleşimizde ‘’Kollwitz Müzelerini her gezdiğimde çok boyutlu, çok sorgulu duygu yoğunluğu yaşarım’’ demişti.
İnsani bir anlatımla beraber ilk gençlik yıllarından başlayarak en yaşlı hallerine kadar kendi portrelerini iç duygularının yansımalarıyla betimlemeleri Rembrandt’la ortak yönleri. Günlüklerinde yazdığı gibi portreleriyle, resimleriyle ‘’Kendinizi saklamayın - olduğunuz kişi olun ve özünüzü bulun.« Käthe Kollwitz, Günlükler,1917. https://www.kollwitz.de/en/self-portraits-overview
Buradaki ressamların kısa yaşam bilgileri içinde görüldüğü ve bundan sonra yazımızın 2. Bölümünde de değineceğimiz gibi oto portre sanatını sanatçıların önemle ele aldığının çok sayıda örneği var. Özellikle de kendilerini anlatan, iç dünyalarının aynası sayılan eserlerle.
(1.Bölümün sonu.)
Prof. Hasan Pekmezci
11 Eylül 2023, Anamur.
Kaynakça
https://www.wga.hu/html_m/r/rembrand/27self/index.html
https://www.thecollector.com/rembrandt-self-portraits/
https://artmuseum.princeton.edu/collections/objects/5473
https://www.wga.hu/html_m/r/rembrand/27self/index.html
https://www.bbc.co.uk/programmes/b00vngl0
https://www.evrensel.net/haber/301090/k-the-kollwitz-ile-zaman-tuneli
https://www.kollwitz.de/en/self-portraits-overview
https://www.evrensel.net/haber/301090/k-the-kollwitz-ile-zaman-tuneli