Hazırlandık. Ahmet Telli ozanımızın şiirlerini tekrar tekrar bir gözden geçirdik. Ne iyi vesile oldu; bir cennetler alemine daldık gitti. Uyandığımızda bir de baktık ki önümüzdeki tuval dolmuş. Mısraların dili renklere şekillere bürünmüş; karşımızda göz kırparak ‘ceee!’ diyorlar. Daldığımız mısra düşlerinde meğer bir taraftan tuvali dolduruyormuşuz.
Bir boyuttan bir boyuta atlamaya sanat diyoruz. Bu da spontanelikle oluyor.
Ahmet Telli üstadımızı etiyle kemiğiyle karşımızda bulmanın mimarı, küratör İbrahim Karaoğlu. Sergi açılışının arifesinde galeride resim asıyoruz. Telli’yi orada tanıdım. Ozanlığıyla kişiliğinin ne denli bağdaştığını sevinerek gördüm. Öyle sanat eserleri vardır ki hayranı olursunuz; ne var ki sanatçısını şahsen tanıdığınızda bir hayal kırıklığı olabilir ki o eserlerden de soğursunuz. Soğumakla kalmayıp o eserle gözünüzde eser olmaktan dahi çıkıp gönlünüzden kanatlanarak bulutlara karışıp kaybolur gider.
İyi ki eski devirlerde yaşayıp Beethoven’la (çok aksi ve huysuzmuş) komşu olmamışım mesela. Öte boyut senfoniler ziyanım olup hayatımdaki eksilere katkı olabilirdi. Allah yazdıysa bozsun.
Şiirleri kadar zarif, çelebi, samimi, hassas o kadar da sağlam bir kişilikle karşılaştım ki, ‘oh’ dedim, ‘işte!’.. Güzel dolu bir gün geçirdik hep birlikte. Telaşsız, uyumlu bir grupla resim asmalarının da ayrı bir tadı oluyor. Üstad Telli bize şiirlerinden de okudu.
Ertesi günü Nurol Sanat Galerisinde açılışımız; öyle bir kalabalık ki… Telli’nin sevenlerinin ne denli bir dip dalga olduğuna tanıklık ettik.
‘renkler/imgeler/sözcükler’ isimli karma sergimizin açılış günü 11 şubat 2017 idi.. 4 marta kadar Ankara Nurol Sanat Galerisinde sürecek. Sergi Ankara’dan sonra İstanbul, Eskişehir, Bodrum ve kervan yürürken katılacak diğer şehirlerin sanatçılarının eserleriyle kartopu gibi büyüyüp çığ halinde yürekleri yakarak gezecek.
Şu anki sergimize otuzyedi sanatçı birer eseriyle katıldı. Sanatçılar:
‘fevzi Karakoç, reyhan abacıoğlu, tijen ademoğlu, mehmet alagöz, habip aydoğdu, mehmet aydoğdu, bengü bahar, monad balkan, sema barlas, ziya büyük, doğan örs, muzaffer oruçoğlu, bedri karayağmurlar, hayati misman, zafer gençaydın, mehmet arslan güven, ekrem kadak, nihat kahraman, hatice öz, zahit büyükişleyen, aykut öz, tülay özler çelikel, hasan pekmezci, ersan çetin, hasip pektaş, füsun demiral, cengiz savaş, mehmet ali doğan, zeki serbest, devrim erbil, hüseyin şahbudak, barış eren, yunus tonkuş, şükrü ertürk, hüseyin yıldırım, sami gedik, metin yurdanur.’
Ahmet Telli’nin yaptığı konuşmadan, olayın içsel bir yolculuğun dışa vuran bir serüveni olduğunu anladık. Şairimiz şiirlerinden de okudu. Fonda ise ona eşlik eden mırıl mırıl bir düşsel gitar vardı. Hoş atmosfer. Ziyaretçiler arasında bulunan Tayfun Talipoğlu da (iyi şiir okurmuş) umumi istek ve israrlı ricalar üzerine Telli’den okudu.
Sergi sade resim değil heykel üzerine de idi. Zaten tam kapı girişine denk gelecek şekilde yerleştirilen Telli’nin güzel bir büstü de adeta gelenleri selamlıyordu.
Ahmet Telli 1946 Çankırı doğumlu. Yurdumuzun çeşitli yörelerinde öğretmenlik yapmış. 12 Eylülle birlikte uzunca süren bir tutukluluk hali bulunuyor. Şiir dalında çeşitli ödüller almış. Şiir kitapları ve çeşitli edebiyat dergilerinde şiirleri yayınlanmış. Yaşamı şiir içerisinde geçmiş. Şiirle de yoğrulmuş bir benliğe sahip.
Ben tablomda onun ‘çingeneler’ adlı şiirinden ‘uzak bir buluttur şimdi keder’ mısraından yola çıktım.
Çingeneler şiirinin son kıtasından bir alıntı yapayım:
‘Buruşturulup atılıvermiş
uzak ve ansız bir bakış
uzak bir buluttur şimdi keder’
monad balkan
13 şubat 2017 ankara