Deniz Say
Pandemi ve Sanat
Alışageldiğimiz sanat hayatı sona mı erdi? Pandemi… Yeni bir hayat. Yeni ama endişelerle dolu, önünü görememelerle, neler olduğunu bir türlü çözememelerle dolu bir yeni hayat. Dünyalılar ikiye bölündü her hayat karesinde. Zenginler-fakirler, elitler-sıradanlar, yaşlılar-gençler, asil kanlılar-aşağı kanlılar… Ülkemizde bir de buna ek olarak altmışbeşlikler ve yukarlısı yaratıldı.
Zaten dünya takılıp kalmıştı; kapitalizmin çıkmazı, sanatın, fikir hayatının, felsefenin, insanlığın çıkmazı. Bu çıkmazdan bizi pandemi mi kurtaracaktı?
Çıkmaz Sokak
Sanatta ne yapılacaksa yapıldı artık gerisi faso fiso. Felsefede ne söylenecekse söylendi, tıkandı. Fizikte yeni yeni bir şeyler söylenmeye çalışılıyor ama eski, kadim bilgeler bunların ipuçlarını vaktiyle vermişlerdi zaten. Onların dediklerini bugünkü fizik fizik diliyle ancak yeni yeni ifade ediyor. Örnek mi; ‘atom’ mesela; eski Grekya’da Demokritus (ki İzmir Seferihisar, Teos asıllı olup Batı Trakya, Abdera doğumlu ) tarafından dile getirilen ve Einstein tarafından formüle edilen sistem. Pisagorcular tarafından tasarlanan ve atomun bir başka versiyonu olan en küçük cevher (töz) anlamındaki ‘monad’ da 17/18 yüzyıl Alman matematikçi ve filozof Leibniz’in ‘monadoloji’ adlı eseriyle dijit, birim, ünite sıfatıyla bugünkü dijital teknolojiyi doğurmuştur.
Kuantum
Belirsizlikler, sonsuz potansiyeller vs gibi özellikle kadim doğu bilgelerinin öngörüleri kuantum fizikçilerince karmakarışık matematik denklemlerle bize tanıtıldı; kuantum mekaniği. Kuantumla, determinizmin, akılcılığın, pozitivizmin, öngörülebilirliğin pabucu dama atıldı. Heisenberg’in belirsizlik ilkesi, Schrödinger’in kedisi, iki yarık deneyi… vs. Artık her şey belirsiz. Zaten öyleydi de biz kendimizi kandırıyorduk. Fizik de afalladı bu buluşlarıyla; kendi ayağına kurşun sıktı. Ellerinde oyuncak gibi oynadıkları somut realite uçtu gitti.
Yeni Dünya Düzeni
İşte pandemi bu ortamda gelişti ve bu zayıf bünyeye pençesini geçirdi. Pusuda bekleyenler yeni dünya düzenini, bir an önce, bu ortam ellerinden kaçmadan kurmak için telaşla harıl harıl harekete geçtiler. Kendilerini elit üstü elit sayan bir avuç insanın, ki kendilerini insan üstü kabul ediyorlar, insafına kalındı gibi bir algı var. Devrim diyorlar; devrimde insaf olmaz. Devrim eskiyi acımasız yıkıp yeniyi uygulamaya koymaktır.
Yeni Sergicilik
Artık bu yeni pandemi düzeninde doğal olarak sergiler pek yapılmıyor. Zaten topluluklar, bir araya kalabalıkça gelmeler yasak. Açılan sergilerde de kokteyller düzenlenmiyor. Herkesler korkuyor. Ortalarda çocuk gezinirse panik; ya mikrop bulaştırırsa. Yaşlılar tu kaka; ya mikrop almışsa… Sergiler uzun süreli tutuluyor; mevsimlik oluyor mesela. Bazı galeriler ve sanatçılar ‘on line’ sergiler yapıyorlar. Tam küresel efendilerin istediği dijital dünyaya geçiş. Eller ovuşturuluyor. Yazık oluyor; tabloyu çıplak gözle görmek başka bir şey, fotoğraftan başka.
önlemler
Pandemiye karşı önlemler alınır tabii, alınmalıdır. Ama bu tedbirler insanları bölücü, birbirine düşürücü algıya yol açmamalı. Hele hele insan haklarına aykırı hiç olmamalı. İşte 65+ ‘lılara yapılanlar. Her isteyen, bu yaş grubuna istediği şekilde müdahale edebilme hakkını kendinde görebiliyor. Göremez. Çeşitli faaliyetleri kısıtlarsın, hatta ortadan geçici bir süre kaldırırsın, coğrafi yasaklar da getirebilirsin; bunlar somut zaruretler karşısında alınabilir tabii, ama insanları yaş, ırk vs grubuna ayırarak muamele yaparsan evrensel insan haklarını ihlal etmiş olursun. Nokta.
ISD-ART Galeri ve DENİZ SAY
Bodrum Yalıkavak Marina tarafında Ayşin İşeri’nin sahibi olduğu ISD-ART Galeriye uğradık. O galeriyi pek severiz zaten. Sürpriz; eşim Nükhet Balkan’ın yakın akrabalarından eski halter federasyonu başkanı merhum Arif Say’ın gelini Deniz Say’ın sergisi.
Bu hoş sürprizin keyfini tablolardaki leke ustalığını birleştirerek zirvelere taşıdık. Leke ve kütle olayını çok iyi çözmüş Deniz. Yer yer kolajlarla da kompoze ederek güncel sanattan bilinçli ve yapmacıktan uzak içten örnekler sunuyor. Bayağı etkilendim. Gurur duydum.
NURİ İYEM RESİM ÖDÜLÜ / EVİN SANAT GALERİSİ
Nuri İyem’in (1915-2005) resimlerini ellili yılların sonlarından ve altmışlı yıllardan bilirim. Sanat ve edebiyat dergilerinde zaman zaman o ünlü yemenili köylü kadın yüz portrelerini beğeniyle izlerdik. Türk resminde bir kilometre taşı olduğu bir gerçek. ‘Yeniler Grubu’ adlı bir gruba katıldığını da biliyoruz. Eşi Nasip İyem de (1921-2011) ressam, seramik sanatçısı ve heykeltraş olarak ün sahibiydi.
Yıl 1996; İstanbul’da Bebek’de bir sanat galerisi kuruldu. Adı ‘EVİN’ oldu. Nuri İyem’in gelini yani oğlu Ümit İyem’in eşi Evin İyem’in (1960-2018) adı. Pentürü önemseyen, figür resmin ustalarına ev sahipliği yapmak gibi bence çok isabetli bir görüş ve motifle bu galeri açıldı. Figür resmi şu sıralarda dünyanın içerisinde bulunduğu ‘contemporary’ denilen genelde zorlama özgünlükler yaratma çabasının herkesi yorduğu bir fetret devri içinde sağlam bir bina gibi kutup görevi görüyor. Resim figürdür, figür desendir. Bu temel üzerine inşa edilen diğer disiplinler sağlam olur. Bu, ana ilke olmalıdır.
Hem figür resmi ustalarının, hem sanatseverin, hem de kurucusu Evin’in evi sayıldığı için galerinin adı şıp oturmuş. Nuri İyem’in arzusu da esasen bu yöndeymiş.
Galeri, eser sertifikaları da veriyor. Böylece hem sanatçıların hem koleksiyonerlerin hakları korunmuş oluyor. Sergi binası ikinci derece tarihi eser statüsündeymiş. Özellikle bir sanat galerisi olarak tasarlanan ülkemizde belki de ilk bina niteliğine sahip, deniyor.
EVİN Sanat Galerisi geçtiğimiz yıl 2019’da Yalıkavak Bodrum’da, İstanbul’daki mekanının bir uzantısı olarak Büyükkuşoğlu ailesinin mekan desteğiyle ikinci galerisini açtı. Büyükkuşoğlu ailesi bildiğim kadarıyla, yanlış olmasın, Bodrum Torba’daki Casa dell’Arte’nin de sahibi. Sanata büyük destekleri var. Biz kendilerinden razıyız.
EVİN Sanat Galerisi Nuri İyem’in vefatından bu yana onbeş yıldır yani 2006’dan başlayarak her yıl NURİ İYEM RESİM ÖDÜLÜ etkinliğini sürdürmekte. Bu sene ne var ki pandemi nedeniyle iptal edilmek zorunda kalınmış. Onun yerine on beş yıl boyunca düzenlenen sergilerde ödül alan sanatçıların yapıtlarının bu yıl sergilenmesi gibi bir yola başvurulmuş. Böylelikle onbeş yıllık geleneğin sürdürülmesinde devamlılık arızalanmamış oluyor. İyi buluş. Serginin adı, ‘Nuri İyem Resim Ödülü 15. Yıl Seçkisi’.
Sergide, adından da anlaşılacağı üzere son onbeş yılın sergilerinde ödül alan sanatçıların eserleri sergileniyor. Başarılı portre çalışmaları görüyoruz. Duruş ve yüz ifadeleriyle eserlere anlam kazandırmış sanatçıların tabloları hakkıyla ödül almışlar. Dikkatimi çeken 2015 yılı ödülünü alan yapıt geometrik tarzda; Şule Acar.
Nuri İyem’in portreleri bildiğimiz gibi daha çok yüz çalışmaları tarzında. Ödül sergilerine katılan sanatçıların portreleri ise sinema sanatında senaryolarda kullanılan dille anlatırsak ‘yakın plan’ yada ‘boy plan’ portreler ve bunlar genelde iç mekanlarda yer alıyorlar. Burada duruş da tabii olaya katılınca yüz ifadesiyle birlikte bir senteze varılıyor.
Bu özel seçki sergi için güzel de bir yayın Art Unlimited dergisinin ’15. Yıl özel sayısı’ yla birlikte hazırlanmış. Müteveffa Evin hanımın oğlu Osman Nuri İyem’in, Evin Sanat Galerisi Kreatif Direktörü, yayında güzel ve aydınlatıcı bir sunuş yazısı bulunuyor.
MONAD BALKAN
30 Ağustos2020, Yalıkavak / Bodrum