Önce biraz gerilere gidelim. Eski ve değerli hocalarımdan büyük sanatçı İsmail Altınok anısına oğlu Doktor Mehmet Altınok tarafından kurulan ve son senelere damgasını vuran İsmail Altınok Sanat Galerisinden söz ediyorum.
5-25 mayıs 2015 tarihlerinde Nükhet Balkan (kendileri eşim olurlar; gururla takdimimdir) 'suyla gelenler' adını verdiği bir ebru sergisi açtı. Başarıyla devam ediyor. Eserleri bizim yağlıboya tablolarla yaptığımız kompozisyonların ebru tekniğiyle o sihirli kağıtlara dökülmüş hali. Bu bakımdan ebrunun klasik temalarından ayrılmakta ve bu geleneksel sanat dalına ayrı bir renk ve dinamizm katmakta. Bu da onun eserlerinde kendi tarzının hemen farkedilmesini sağlıyor. Bir nevi damga yani. Bu sergisinde Sanatçı ağırlığını küçük gelinler sorunsalına veriyor.
BABA DİYARINDAN DÜŞ RENGİNE
Sırada Lütfiye Yazan'ın 3. kişisel sergisi var. Ankara Cumhuriyet Sanat Galerisinde açıldı. Serginin adı, 'Baba Diyarından Düş Rengine'. Sergi,15-28 mayıs 2015 arasında.
Sanatçının biyografisine baktığımızda ne kadar çok sanat komisyonunda yer aldığını görüyoruz. Bunlardan en dikkatimi çeken ayakkabı konusu. Leicester College International School of Footwear'den uluslararası geçerliliği olan diploma almış. 1999 yılından bu yana ayakkabı tasarımı hakkında eğitim veriyor. Milano'da da ARS APEl'de ayrıca ayakkabı tasarımı konusunda eğitim almış. Halen Anadolu Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde öğretim görevlisi olarak çalışmakta.
Sergisinin açılışında son derece şık ve kendisine çok yakışan bir giysiyle biz konuklarını karşıladı. Düşman ayağa bakar korkusuyla bu büyük tasarımcının ayakkabılarına bakamadım.
Sıcak, samimi resim görmek isteyenler manzara ağırlıklı sergisini görmeliler. Kişiliği gibi eserlerini de saran sıcak ve çekici aura içerisinde yitip gidebilirsiniz. Seneye açması beklenen portre sergisinin yolunu sabırsızlıkla gözlüyorum.
FENESTRA ART
Birsen Küpeli Kara'nın yedinci kişisel sergisinin açılışına gidemedim ise de sonradan ziyaret fırsatını buldum. Serginin ismi 'fenestra art'. Finestra olsaydı italyanca diyecektim; ''pencere' demek. Arkadaş ve dost canlısı Kara'yı bir an olsun arkadaşları yalnız bırakmıyorlar. Gene bir dostlardan oluşan konukları arasında kendimi buldum. Sergi, ressam Nermin Alpar'ın 'Galeri N' adını verdiği sanat galerisinde .5-15 mayıs 2015 tarihleri arasında sergileniyor.
Kara'nn da resimleri ruhundan gelen samimi duyguları sergiliyor. Samimiyeti ikna edici. Figüratif çalışmalarının yanısıra soyutlama çalışmaları da dikkat çekiyor.
ODAKSIZ DÜŞLER
Gelelim Gülay Yüksel'e... Soyut Sanat Galerisi'nde açtı son sergisini. 15-28 mayıs. Sergisinin adı 'odaksız düşler'. Resimler, kuvvetli desen temelli figürlere bürünmüş genç ve güzel kadınların hüzünlü hallerini temsil ediyor. En azından vücut dilleri öyle izlenim veriyor.
Çok güzel, kapsamlı bir katalog da basılmış. Sanatçının resimlerini yorumlayan Ümit Yaşar Gözüm'ün görüşleri Yüksel'i iyi anlatıyor.
'Kızım genç ve güzelsin, niye böyle hüzünlüsün; bak önünde uzun bir hayat var. Hüzünle müzünle ıskalama onu' diyeceği geliyor insanın bu güzellere bakınca.
Ama şurası bir gerçek ki kadınlar ne kadar güzel olurlarsa olsunlar bir türlü güzelliklerinden tam emin olamıyorlar sanki; yoksa bana mı öyle geliyor?. 'Ayna ayna söyle bana, bu dünyada en güzel kim?' sorusuna gelecek cevaba belki de endişelenip hüzünleniyorlar. Güzelliğin ucu açık; sonu yok. Gençliğin ise ucu kapalı.
Ama bence bu hüzünde varoluşsal bir sorun,bir gizemli farkındalık gizli. Yüksel, insanoğlunun bu ezeli hüznüne bu genç ve körpe bedenlerle parmak basıyor.
Resim sanatında en önemli öğelerden biri olan 'espace' nasıl kullanılır ders almak isteyenlerin bu sergiyi gezmelerini öneririm.
PANTİNA KARDEŞLER
Bugün Çağdaş Sanatlar Merkezini ziyaret ettim. Kosovalı iki sanatçı kardeşin eserlerinin sergilendiği açılışa katıldım. 21-31 mayıs 2015.
Kordiplomatikten de yabancı zevatın bulunduğu seçkin topluluğa hitaben açılış konuşmasını Kosova Büyükelçisi yaptı. Picasso'ya bir hanım sormuş, 'Üstat sizin resimlerinizden bir şey anlayamıyorum, ne yapayım?' Picasso da demiş ki, 'kuşların ötüşlerini de anlamıyorsunuz ama zevkle dinliyorsunuz. Resimlerimin karşısında da öyle yapın'. Büyükelçi bu anekdotu konuşması sırasında sanatçı kardeşlerden soyut yağlıboyacı Xhevdet (Cevdet) Pantina'nın resimleri için söyledi. 'Anlamasanız da önemli değil, zevk almaya bakın', mealinde...Sanatçının uluslararası bir üne de sahip olduğunu ilave etti. Xhevdet Pantina, Konya'da ebru sanatı üzerinde de çalışmış.
İki kardeşin de sergilerinin ismi 'benim kimliğim'. Fotoğraf sanatçısı diğer kardeş Avni Pantina'nın eserlerinde Kosova'yı tanıtıcı fotoğraflar yer alıyor. Sanatçı geldiği ortamı kendisiyle özdeşleştirerek kimliğini ortaya koyuyor. Avni Pantini halen Hacettepe Üniversitesi Grafik Tasarım bölümünde PHD'sini tamamlamak üzere.
Xhevdet Pantini ise savaş öncesi ve sonrası yaşanan dramatik olayları soyutluyor ve parlak renkler de kullanarak yaptığı resimlerinde ise geleceğe umutla baktığını belirtiyor. Kimliğini de bu dramatik olaylarla özdeşleştiriyor.
İŞTE BENİM, ZEKİ MÜREN
Gelelim Zeki Müren'e. Kosovalı sanatçıların sergi açılışından sonra bir kat aşağıda daha önce açılışı yapılmış Zeki Müren sergisini gezdim. Serginin adı , 'İşte Benim Zeki Müren' Tek kelimeyle müthiş! Adeta muhteşem bir Zeki Müren müzesi kurulmuş. Sanatçıyı sevenlerin mutlaka görmesi gereken bir sergi.
Doğuşundan başlayarak ölümüne kadar olan hayatını kapsayan kronolojik sırada açıklamalı yazılı fotoğrafları da sergilenmiş . Bu fotoğrafların çekildiği senelerde siyasi, toplumsal, magazinsel, sanatsal neler olmuş hepsi verilmiş. 1931 yılında doğan Sanatçının ölümüne kadar olan safhada ülkemizde ve dünyada neler olmuş bitmiş; hafıza tazelemek yönünden bire bir. Zeki Müren'in ilk besteleri, ilk radyo konserleri, gazinolara çıkışı,çevirdiği filmler vs hepsi fonda onun şarkılarını (beklenen şarkı, manolyam vs gibi) dinlerken önünüzden resmigeçit yapıyor. Kimler yok ki bu fotoğraflarda ; Türk sinemasının gelmiş geçmiş en büyük yıldızı Cahide Sonku başta olmak üzere, Ajda Pekkan, Cüneyt Arkın'lar , Muzaffer Tema'lar, Selahattin Pınar, devrin müthiş müzisyenleri.. Kimler aklınıza geliyorsa.
Sahnede giydiği kostümler getirilmiş ve sergilenmiş; sahne gibi yapılan bir platform üzerinde eski günlerden selamlar getiriyor. Müren sahnelerde kostüm giyme fikrine nasıl geldiğini (aklımda kaldığı şekilde, mealen) şöyle açıklıyor; 'sahnelerde şarkı söylenirken müşteriler arasında kendi aralarında konuşmalar, naralar atmalar falan gözlüyordum. Meslektaşlarım adına üzülüyordum. Ben seyircimin dikkatini kendi üzerimde odaklanmasını istedim. Böylece kostüm fikrine gelip uyguladım.'
Müren'in süsleme sanatlarıyla ilgisini biliyoruz. Bu resimleri de sergilenmiş. Defterleri, günlükleri, elyazıları, mektupları, hepsi orijinal, hepsi hakiki karşınızda. 1931-1996 (vefatı) yıllarının bir rezümesi...
Bir Zeki Müren kokteyi tarifi var; kendi ağzından...
Ayrıca bir de mini cep sineması kurulmuş. Müren'in filmleri sürekli gösteriliyor.
Büyük emek, büyük önem verilmiş bir sergi.
EL PRADO'DA KARMA
Ve, son olarak 19 Mayıs Karma Sergisi; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları bağlamında 30 kadar ressamın birer eseri Kale Mahallesinde El Prado Sanat Galerisinde sergilendi. Güzel güneşli bir yarı bahar yarı yaz mevsimi karışık bir günde neşeyle, coşkuyla, dostluklarla açıldı. 19 mayıs- 4 haziran 2015 arasında açık olacak sergimiz yabancı ülkelerde gıptayla izlediğimiz örnek bir 'downtown' a giderek dönüşmekte olan tarihi Ankara Kalesi mıntıkasının ortasında tüm sanatseverlere Ankara'nın güzide sanatçılarının eserleriyle merhaba demekte.
monad balkan, 21 mayıs2015 ankara