Pınar Köksal açılış konuşması
İlk modern Rus romancısı kabul edilen Ivan Turgenyev’in dilimize ‘Babalar ve Oğullar’ olarak tercüme edilen eserini anımsamadan geçemiyorum. İki nesil arasındaki kültürel bölünmüşlük oğlun nihilist düşünceleriyle başlayıp gelişiyor.
Baba ve oğul deyince Turgenyev’e değinmeden edemedim.
iki nesil arasındaki derin kültürel çelişkiyi anlatan Turgenyev’ in romanını bir kenara koyalım ve gelelim ‘baba, oğul ve kutsal ruha’…
Anlatacağım iki nesil arası çatışma değil tam tersi birbirini tamamlamanın kısa bir öyküsü.
Engin Türker
Bürokrasiden ve sanat dünyasından kadim dostum Engin Türker ve sırasız ve vakitsiz vefatıyla tanıdık tanımadık herkesi üzüntüye sevk eden oğlu Kerem’den (1979-2014) söz ediyorum.
Kerem Türker mimarlık eğitimi almış. Ancak baba oğul ilişkisi daha çok onun küratör kimliği ile babanın sanatçı kişiliği arasında kurulan bağ ile gelişiyor.
Aslında baba ve oğlun kutsal ruhta birleşen bağları Kerem’in doğumundan bu yana babanın resim ve heykellerinde esin kaynağı olmasıyla başlamış ve sürmüş. Engin Türker’in eserlerine bunu anlamak için bir göz atmak yeterli.
Her yerde her şeyde Kerem.
Buna bitmeyen senfoni diyebilir miyiz?
Genç adamın bu sırasız ve zamansız vefatıyla babanın feryatlarını en asil ve sanatkarane biçimde sürekli olarak dile getirmesi bir requiemden çok bitmemiş ve bitmeyecek bir senfoni oluşturuyor.
Requiemlerin sonu vardır…
‘Engin Türker resim ve heykel sergisi’ Pet Holding’in galerisinde seçkin davetlilerin derin ilgisi altında açıldı. Satıştan elde edilecek gelir Kerem’in aramızda yaşama devam etmesini sağlayacak olan Vakfa bağış olacak.
‘Baba Oğul Küratör ve Sanatçısı’ adlı sergi 27 mayıs-6 haziran 2015 tarihleri arasında açık ; Filistin cad. No:16 GOP 06700 Ankara; 312-446 67 67; www.petholding .com.tr
Özellikle Facebook’da Engin Türker’in Kerem’le ilgili anılarından oğul Kerem’in varlığıyla aileye nasıl bir mutluluk getirdiğini; hakiki sevginin ne olduğunu yakından izliyor ve öğreniyoruz. Engin Türker bir destan yazmaya devam ediyor.
Sanatçı, eserlerinde hep ‘barış ve sevgi’yi işledi. Güzellikleri anlattı. Özgürlük ve barış… Sevgi…
Ne güzel! Ama insanlığa o kadar da uzak kavramlar ne yazık ki. Dolayısıyla özellikle barış ulaşılamayacak bir ütopya olarak gözüküyor. Kısaca bir özlem. Sıla da diyebiliriz. Bir gün ona döneceğimiz vatan… Kerem’in bulunduğu yer.
Baba ile oğul arasındaki kutsal ruhu bitmemiş ve bitmeyecek senfoninin notaları arasında yakalıyoruz.
Kerem’i yaşıyoruz.
monad balkan, 27 mayıs 2015 ankara