“Bence en önemli sanatım, duruşum ve yaşam biçimimdir”
Ai Weiwei
Meğer Ai Weiwei buymuş, meğer yaşam boyu sanatçı ya da “aktivist” olmak bu demekmiş!
Yaşamının her anında, her alanında “daha iyisi, doğrusu olamaz mı” sorusunu sorarak mevcutlara itiraz edebilmek, herkesin sorunuyla ilgilenebilmek, eserleriyle dünyanın her noktasındaki acıya ulaşabilmek, bu sırada ilerlemesine engel olan nice dikenli sarmaşığa takılarak düşmek. Ama asla vazgeçmeden her şeye bakmak, her şeyi görmek ve her şeyi kayda almak: Ai Weiwei işte buymuş! (Resim 1).
Zeynep Oral’ın 15.2.2018 tarihinde yayınlanan “Weiwei sergisini görmeyen kalmasın” başlıklı köşe yazısını okuduğum zaman içimden kalkıp sergiyi görmeye gitmek isteği gelmişti, ama aklımı bu kadar yoğun çalıştıracak, çağrışımlarla benliğimi oradan oraya sürükleyecek, baş döndürücü bir sergi ile karşılaşacağım doğrusu aklıma gelmemişti.
2 3
Serginin tümünü yazmaya imkân yok. Önce Weiwei’nin etkilendiği sanatçılardan Marcel Duchamp’ın “Merdivenden İnen Çıplak”(Resim 2, 1912) adlı resmine ithafla yaptığı porselen heykel insanı çarpıyor. İki boyutlu resim sanatında hareket unsurunun en mükemmel sunuşu olarak tanımlanan bu resim Weiwei’nin üç boyutlu kübik bir porselen (Resim 3, Azalan Işık) halinde karşımıza çıkınca, demek Duchamp’ın resmi gerçekten hareketliymiş dedirtiyor. Heykel neredeyse kıvrıla kıvrıla dönerek dans ediyor ve mükemmel dengesi sayesinde düşmüyor. Dönüşler Mevlevilerin ebedi ışık altındaki dönüşünü düşündürüyor, bir yandan da dans eden ateş böceklerininki gibi azalan ışıktan söz ediyor.
4
Ardından orta parmakla küfür işareti serisi geliyor (Resim 4). Weiwei eleştirdiği batının hemen her başkentinde aynı el hareketini yapıp fotoğraf çekmiş. Jean Pierre Jeunet’nin “Amélie” (Resim 5, 2001) adlı filminde Amélie’ninbabasını seyahat etmeğe imrendirmeye çalışırken bahçe süsü cücenin değişik ülkelerde çekilmiş fotoğrafları misali dünyanın ne kadar büyük ve bir o kadar da küçük olduğunu anımsatıyor. Nereye gidilse mutluluklar da sorunlar da aynı, tıpkı insanlar gibi…
Ve tabii serginin bel kemiği tarihe meydan okuyan porselenler; porselen tabaklarda yaşam kesitleri.
6 7
Binlerce yılık Çin tarihi nasıl porselen tabaklara nakşedilmişse Weiwei de kendi yaşanmışlıklarını ait olduğu kültürün mecrası tabaklara kaydetmiş. Yönetimle baş etme sürecinde kullandığı çiçekler de (Resim 6), kendisiyle baş etme serüveninin sembolü kaplanlar da tabaklarda. Weiwei’nin Ming Hanedanı çanaklarından esinle yarattığı kırık çanaklardaki kaplanlar (Resim 7),
8 9
Yann Martel’in “Pi’nin Yaşamı”ndaki (Resim 8, 2001) kaplan Richard Parker’ı anımsatıyor.
10 11
İnsanlık tarihi (Resim 9) günümüz insanlığının zorunlu göçlerle vardığı son durum (Resim 10) ve ne yazık ki Aylan (Resim 11) da tabaklarda kayda geçirilmiş durumda.
12,13
Duyduğu acıma ve sorumluluk duygusunu ise yine Michelangelo’nun heykelinin (Resim 12, Resim 13) etkisi altında anlatmış.
14,15
Weiwei’nin kendi sağlık serüvenini de porselenlere döktürmüş. Geçirdiği beyin kanamasını gösteren beyin Manyetik Rezonans (MR) filminin görüntüsü tabaklarda yerini almış (Resim 14, Resim 15).
16, 17
Bu görüntüler sizce de Güney Afrikalı aktivist sanatçı William Kentridge’in (Resim 16, Resim 17) beyin filmi çekilme hikâyesini anlattığı video filmindeki görüntüleri çağrıştırmıyor mu?
Yaşadığı ve yaşanan her olaydan etkilenen Weiwei’nin porselenleri Çin ve insanlık tarihinin gen haritası olarak okunabilir. Yunan mitolojisinde Mire’ler her ölümlünün metaforik yaşam ipliğini örerek (gen sarmalı misali) doğumdan ölüme kadar idare eden kader tanrıçalarıdır. Weiwei ise kader örgüsünü görünür kılarak yazgıya başkaldıran bir anti-Mire’dir.
Son söz de küratöre dair olmalı. Küratör belli bir konsept veya tema çerçevesinde bir veya birden çok sanatçının eserlerinden seçim yapan olarak tanımlanabilir. Ama bu sergide seçimin ötesinde yerleştirme, adeta sergi salonlarının üzerine haute-couture dikim yapımı da bu küratörlüğün “haute” (üst) boyutu olduğunu gösteriyor. Dr. Nazan Ölçer eserleri salonlara öyle yerleştirmiş ki adeta salonlar bu sergi için inşa edilmiş gibi. Binadaki iç balkonlardan alt kattaki salon boyu sergilere önce “büyük resme bakar” gibi kuşbakışı bakmak, sonra merdivenlerden inip onları yakından incelemek, aralarında yaşamak mümkün oluyor. İnanılmaz derecede etkileyici olan bu yerleştirmede kapıdan ilk girişteki eserler birazdan görülecekler hakkında ipucu verici özet ön bilgi niteliğinde. Ardından birkaç ana koldan sergi genişlemeye başlıyor. Bu aşamadan sonra sergiyi gezenin dışarıdaki yaşamıyla bağlantısı aşama aşama kesiliyor. Ai Weiwei’nin beyninde, onunla beraber nefes kesici bir macera başlıyor. Konular birbiri ardına sunulurken her yeni açılımda kafa karışıklığı olduğu anda en başa, özet odasına dönerek yeni bir koldan devam etmek mümkün oluyor. Dr. Nazan Ölçer’in ipuçlarıyla Ai Weiwei sanatında define avından eli boş dönmek imkânsız. Resim-heykel-porselen sanatı uzmanı olmayan herhangi biri bile sepetinde en azından kendine dair yeni bilgilerle yeniden günlük yaşamına dönebilir.
Pınar Aydın O’Dwyer
1. Ai Weiwei’nin Sakıp Sabancı Müzesinde 12.09 2017’de açılan “Porselene Dair” adlı sergisi (http://www.sakipsabancimuzesi.org/tr/sayfa/sergiler/ai-weiwei-porselene-dair)
15.04.2018 tarihine kadar gezilebilir.
2. Zeynep Oral: www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/926860/Weiwei_sergisini_gormeyen_kalmasin_.html. Erişim: 15.2.2018