Sadık bir tiyatro seyircisi olduğumu söyleyemem, olsa olsa sabık bir seyirciyim diyebilirim. Ama konu opera olunca yolum tiyatroya da arada bir düşüyor. Şöyle ki, besteci Gottfried von Einum (1916-2007), İsviçreli oyun yazarı Friedrich Dürrenmatt‘ın (1921-1990) tiyatro külliyatı klasiklerinden Yaşlı Kadının Ziyareti (Der Besuch der Alten Dame, 1956) adlı trajik komedisinden esinle 1971’de aynı adla üç perdelik, pek tanınmayan bir opera bestelemiş. Eserin orijinal tiyatro sürümü bu sezonda Ankara’da Devlet Tiyatroları (DT) tarafından sahneleniyor. Bir operayı anlamanın en iyi yolu temel aldığı tiyatrosu varsa onu seyretmektir prensibi, işte beni 10.2.207 tarihinde Cüneyt Gökçer Sahnesine götüren neden oldu.
Konusu kısaca Claire Zachanassian adlı yaşlı ve pek varlıklı kadının doğup büyüdüğü Gillem kasabasına dönüşünün öyküsü. Claire’in genç ve fakirken Alfred İll ile ilişkisi olmuş ve ondan hamile kalmış. Ancak zengin bir kadın ile evlenmeyi tercih eden Alfred onu yüzüstü bırakmış. Kasabadan kimse ona yardım etmemiş, yüz çevirmiş, adeta oradan sürülmüş. Başka bir şehirde çocuğunu doğurmuş ama bakımevine bırakmak zorunda kalmış. Kendisi çaresiz kötü yola düşmüş, çocuk da ne yazık ki ölmüş. Ama sonra Claire için hayat farklı bir yola girmiş, birbirinden zengin ve ünlü yığınla erkekle evlilik yapmış. Bu sayede akıl almaz bir servetin sahibi olmuş. Zaman gelince de kendisine kötü davranan kasabadan öç almaya davranmış. İlk işi o zamanlar hakkında yalan ifade veren iki kişiyi (Koby ve Loby) buldurup hadım ve kör ettirmek olmuş. Sonra sıra kasabaya geri dönüp kasabalılardan ve Alfred’den öç almaya girişmiş, eser de burada başlıyor. Zaman içinde çok fakir düşmüş olan Gillem halkı onun kendilerine yardım etmesini bekliyor. Artık yaşlanmış olan Claire onlara çok büyük miktarda para vadediyor, ama karşılığında da Alfred’i öldürmelerini istiyor. Gillem halkı bunu yapacak mı, eserin sorduğu soru da bu; siz Gillem halkı olsaydınız ne yapardınız?
Genç kadın yönetmen Deniz Gökçe Yersel’in trajediyi de komediyi de dengeli dozda kullandığı rejisi, yer yer Burçak Işımer’in tasarladığı koreografik danslarla, yer yer de harika orkestranın müzikli betimlemesi ile müzikal kalitesine ulaştırılmış. Sahnede yer alan 16 kişilik orkestranın çaldığı, Ekin Eti’nin hazırladığı müzik kimi zaman oyunda bir karaktermiş gibi yorum da yapıyor, trajedinin de komedinin de etkisini artırıyor. Neredeyse seyircinin iç tepkisini duyulur hale getiriyor. Zahide Gökberk’in çevirisi, Hasan Yavuz’un pratik ve etkili dekor tasarımı, İnci Kangal Özgür’ün estetik ve bütünsel kostüm tasarımı ile Osman Uzgören’in hareketli dekorlara sabitlik kazandıran ışık tasarımı da yapımı inandırıcı kılıyor.
Başrollerde usta sanatçılar Serap Sağlar (Claire) ve Mithat Erdemli‘nin (Alfred) yanı sıra Tolga Tecer, Okan İrkören, Şivan Binici, Gökçe Yurtsal, Ahmet Türkoğlu, Münevver Pınar Sesveren, Fuat Çiyiltepe, Volkan Özman, Adem Kıvanç Değirmenci, Mert Aksu, Berk Bozoğlu, Erdal Erdoğdu, Selver Kınık Onurlu, Erdal Ozan Metin, Melisa Su Taşkıran, Alper Bekler, Erkan Erkoç, Bayram Can Taşkırdı ve13 kasabalıdan oluşan kalabalık kadro, tüm seyirciyi aldı iki perde boyunca Gillem’e götürdü.
Kimi büyük tiyatro sanatçılarını seyrederken kendimizi, gerçek hayatta o kendisini oynarken izliyormuş gibi hissederiz. Yani oynadığı karakterde illaki yine kendisi baskındır, sesi de oyunu da kendisidir. Oysa oyunun kitapçığına bakana kadar Serap Sağlar’ı tanımak mümkün değildi. Tahtırevana inip çıkarken bile unutmadığı tahta sol bacağı, derin öfkesi, çektikleri, çektirmeye karar verdikleriyle Sağlar değil, Claire Zachanassian idi. İliklerimize kadar bize şu rahatsız edici soruyu sordu: “Siz benim yerimde olsaydınız ne yapardınız?” Tabi bunu izleyen soru da “biz Gillem halkı olsaydık ne yapardık”, sorusuydu. Öç almak isteyen birinin para teklifini kabul edip suçlu da olsa birini öldürür müydük, adaleti kendimiz mi yoksa hukuk mu bulmaya çalışmalıydı? Teklifi kabul ettiğimizde biz de suçlu olmaz mıydık, hatta yıllar önce işlediğimiz aldırmazlık suçuna bir suç daha ekleyerek aslında Claire’nin öç aldığı bizzat kendimiz olmaz mıydık?
Bence cevabı hazırlayarak gitmenizde fayda var, böylece daha rahat şekilde temsilin tadına varabilirsiniz. Yoksa kafanızda dolanan o soruyla tüm gece uykunuz kaçabilir…
Pınar Aydın O'Dwyer
13 Şubat 2017