Edremit ve Balıkesirli yıllar
Piyade yüzbaşısı Ali Selahattin ile Hüsniye hanımın oğlu Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907’de Gümülcine iline bağlı Eğridere (şimdiki adı Ardino) doğumludur. Evlenme cüzdanındaki bilgilere göre “Ayvalık İsmet Paşa 167” nüfusuna kayıtlıdır. Babası ona etkilendiği Prens Sabahattin’in adını vermiştir. İstanbul doğumlu diğer oğluna ise Tevfik Fikret sevgisinden ötürü Fikret (Şenyuva) adını verecektir.
Sabahattin Ali, Üsküdar Doğancılar Füyuzat-ı Osmaniye Mektebi’nde başladığı ilköğrenimini Çanakkale İptidai’sinde sürdürür. Aile önce İstanbul’da, I. Dünya Savaşı sırasında ise babanın görevi nedeniyle Çanakkale’de yaşadıktan sonra, kalp hastası olan babanın ordudan ayrılmasıyla İzmir’e yerleşir. İzmir’in 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar tarafından işgalini takiben, Hüsniye hanımın baba evinin olduğu Edremit’e göçerler.
Sabahattin Ali, Edremit İptidai Mektebi’ni 1921’de bitirir. Savaş yıllarında emekli aylıklarının düzenli ödenmemesi nedeniyle aile geçim kaygısına düşer. Babasıyla birlikte Edremit pazarlarında işportacılık yaparlar. Sabahattin bazı akşamlar Rum Mahalleleri’nde boynuna taktığı işportanın içine tıkıştırdığı öteberi ile makaraları “Makaradis Kovarikos !” nidasıyla satmaya çalışır. Pazar yerlerinde işporta sergilerinin başında beklerken, bir yandan da eline geçirdiği kitapları okuyarak edebiyatla ilk bağlarını kurar. “Kuyucaklı Yusuf” ile “İçimizdeki Şeytan” romanlarında; Komik-i Şehir-Değirmen-Sulfata-Hasan Boğuldu ile her nekadar Akseki ve Alanya’dan söz ediyor olsa da Pazarcı öykülerinde, bu yörede yaşadığı dönemlerden izler ve kültürel beslenmeler vardır.
Büyük dedesi Sadi bey onu Galatasaray Sultanisi’ne yazdırmak ister. Yatılı ve parasız olmasından ötürü bir askeri okul seçeneği de vardır. Ancak kabinenin düşmesi ve askeri okulların o yıl öğrenci almamaları üzerine bu düşünceler gerçekleşmez. Sabahattin, yılın boş geçmemesi için Aralık 1922’de Balıkesir Muallim Mektebi’ne kaydolur. Okulun 2. sınıfında iken arkadaşlarıyla birlikte şiir ve öykülerini yazdıkları bir okul gazetesi çıkarırlar. 1925-26’larda basın yaşamı hayli gelişmiş olan Balıkesir’de Yeni Yol dergisinde “Horoz Mehmet” adlı ilk öyküsü, Çağlayan dergisinde ise ilk şiiri yayımlanır. Öğrenim yıllarında Çağlayan ve Irmak dergilerine şiir ve öykü yazmayı sürdürür. 1926’da babasını yitirir. Aynı yıl Kız Muallim Mektebi’ndeki bir müsamereye gizli girişinden ötürü kovuşturulup kovulacağı zannıyla, okuldan ayrılmaya karar verir. İstanbul Erkek Muallim Mektebi’ne naklen geçer, 1927’de oradan mezun olur.
Sabahattin Ali Edremit yıllarında, Ruhi Naci Sağdıç ve Mustafa Seyit Sutüven’den etkilenir. 1887 doğumlu, Edremit eşrafından öğretmen Ruhi Naci Sağdıç (Fotoğraf Sanatçısı Ozan Sağdıç’ın babası), 1916 yılında bir akşam karanlığında, evinin karşısındaki sokak lambasının ışığı altında okumaya çalışan Sabahattin Ali’yi görür. Evinde ışık olmadığını öğrendiği Sabahattin’e evinde bir köşe gösterip, istediği zaman orada kitap okuyabileceğini söyler. Ruhi Naci, onun okumasını destekler, Balıkesir’de yazı işleri müdürü olduğu Çağlayan dergisinde ilk ürünlerini yayımlar, İstanbul Muallim Mektebi’ne geçmesine yardımcı olur. Mustafa Seyit Sutüven (soyadını Kazdağları’ndaki Sutüven Şelalesi’nden alır), Edremit’te kırtasiyecilik yapan bir şairdir. Kazdağları ve Edremit şiirleri yazmaktadır. Sonraki yıllarda İstanbul’daki Sabahattin Ali’ye yazacağı mektuplarında, Edremit’teki annesi ile kardeşlerinden haberler verecek, dostlukları uzun yıllar sürecektir. Hatta Sabahattin Ali hapisteyken annesine, Sabahattin göndermiş gibi para da yollayacaktır.
Sabahattin Ali Anı Evi
2016’da Sabahattin Ali’nin adı (4 Mart 2007 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Ataol Behramoğlu, “Önce adını doğru okuyalım. Âli değil, Ali” diyor), içine heykelinin de dikildiği bir parka verilmişti. Önceki yıl onun adına düzenlenen Uluslararası Kitap Fuarı, salgın nedeniyle geçen yıl yinelenememişti.
Sabahattin Ali’nin anneannesi, dedesi, babası, annesi ve kardeşleriyle ilköğrenim yıllarını geçirdiği ev, Edremit Belediyesi’nin çabalarıyla minik bir müzeye dönüştürülmüş. Bu ev Sabahattin Ali’nin yok edildiği varsayılan 2 Nisan tarihinde, Sabahattin Ali Sokağı’nda Sabahattin Ali Anı Evi olarak ziyarete açıldı. Bayramyeri semtinde, bir büstünün yerleştirildiği meydana açılan bu evi, gününde sokağa çıkamama sorunları nedeniyle 6 Nisan Salı günü ziyaret edebildik.
İki katlı evin giriş katında, evi dolaşırken bize mihmandarlık yapma ve bilgilendirme nezaketini gösteren arkeoloji öğrenimli Ömer Alper Ekici’yi, Yapı Kredi Yayınları’nın yeni baskılarını yaptığı Sabahattin Ali kitapları standında buluyoruz. Ekici zarif bir anı-torba içinde, Belediye’ce bastırılıp açılış günü dağıtılmasına karşın henüz tüketilmemiş Edremit’in Sabahattin Ali’si kitabını (Öner Yağcı, Aydın İleri ve Necdet Saraç hazırlamışlar) ve onun fotoğraflarından oluşan beşli bir albümü hediye ediyor. Evin bir kültür merkezi olarak yapılandırılacağını ekliyor.
Panolarda, fotoğraflar eşliğinde Sabahattin Ali’nin yaşamı özetleniyor. Küçük bahçeye eski Edremit görüntüleri asılmış. Vitrinlerde, AIMA (Ayvalık Uluslararası Müzik Derneği) başkanı olan kızı Filiz Ali’nin verdiği; kırık piposu ile gözlüğü, yazlık takım elbisesi, fakülte kimliği, bir-kaç mektup, öldürüldüğü haberini veren 18 Ocak 1949 günlü Başdan gazetesi, kendi el yazısıyla “Dağlar” şiiri gibi nesneler var.
Sağlanacak yeni belge, nesne ve görsellerle zenginleştirileceğini umduğumuz bu evin açılması ve etkinleştirilmesiyle, uyutulmuş-unutturulmuş Sabahattin Ali gerçeğinin Edremit’le bütünleşmesini diliyoruz
SAVAŞ SÖNMEZ
ARTUR, Karaağaç / 13 Nisan 2021
Meraklısına ek bilgi:
Güre İskelesi’nde, Murat ve Naci Bostancıoğlu’nun 2015’te yöreye kazandırdıkları Sarıkız Kazdağı Etnoğrafya Galerisi’nde de, video gösterimli genişçe bir Sabahattin Ali bölümü bulunuyor (Bu köşedeki 2 Kasım 2016 tarihli yazıma bakınız: https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/savas-sonmez/sarikiz-kazdagi-etnografya-galerisi/1161/ )