Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), Üniversite yerleşkelerinde alkollü içecek, satış ve ikramını kaldıran kararını 2013 yılında ilan etmişti. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin her yıl 4 Aralık günü okulda gerçekleştirdiği kuruluş yıldönümü kutlamalarının ardından düzenlenen kokteyl de o yıl adres değiştirmek zorunda kalmıştı. 2013 yılı kutlama töreni okulda, kokteyl ise henüz alkol yasağı kapsamına alınmamış olan Ankara Palas salonunda gerçekleştirildi. Bu da okuldaki kokteyllerde Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin ürünü şarapların ikramının sonu oldu.
Ankara Palas’taki kokteyle okulda yapılan töreni çekici hale nasıl getiririz, diye düşünerek gittim. Sinemis Adige Sun’un “Karnında Güneş Olan Adam Muammer Sun” kitabındaki şu satırları anımsadım:
“...Hem korodan öğrencisi, hem de dostu olan keman öğrencisi Gürer Aykal, arkadaşlarıyla oluşturduğu oda orkestrası ile Demet’i çalmak istedi. Genelde Barok Dönemi’nden orkestra konçertoları çalan bu topluluğu Gürer Aykal kurmuştu. Demet’i çalmak istediklerinde Muammer henüz bitmedi dedi ise de Gürer Aykal diretti ve Demet’i, o haliyle Siyasal Bilgeler Fakültesi’nde çaldılar. Gürer Bey, konser sonrasında büyük beğeni toplayan Demet Süiti’ni bitirmesi için Muammer abisine baskı yapıyordu. O da geriye kalan iki bölge, Doğu ve Güneydoğu Anadolu için iki parça daha yazdı. ‘Kürt Halayı’ ve ‘Lorke”.
O akşam, kokteyl salonunda ilk rastladığım okul arkadaşım gazeteci Ahmet Tan’a bunu anlattım. O da Gürer Aykal’ı aradı, konuyu anlattı, okulda konserin benzerinin yapılması konusunda olumlu yanıt aldı. Dönemin okul yönetimi de konuya ilgi duydu. Ancak kısa süre sonra yönetim değişti, konu da unutuldu. Oysa, Muammer Sun da hayattaydı, onu da Ankara’ya getirmek için çaba harcamaya hazırdım.
Bu yıl, İstanbul Mülkiyeliler Vakfı, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin kuruluşunun 165. yılı kutlamalarını Şef Gürer Aykal’ın yöneteceği konserle başlatma kararı aldığını öğrenince mutluluk duydum. Aradan geçen dönemde, Evin İlyasoğlu’nun, “Şefle Yüzyüze” kitabı yayımlandı. Kitaptaki “İlk hangi Türk Bestecisini yönettiniz?” sorusuna Gürer Aykal’ın yanıtının, “Ankara Devlet Konservatuvarı’nın Keman Bölümü’nde okurken arkadaşlarımın desteğiyle kurduğum orkestrayla Muammer Sun’un Demeti” olduğunu okudum.
Yarım kalan girişimimi özetleyen notu konseri düzenleyen ekibe iletilmek üzere gönderdim. Mesaj Şef’e de ulaştırılmış ve bana da iletilmesi dilekleriyle, “Sizin salonunuzda ilk kez M. Sun’un Demet adlı eserini arkadaşlarımdan kurulu orkestrayla çaldık. ... Bu bilgiyi Vecdi beye iletin lütfen” yanıtı alınmıştı.
Mülkiye Mektebi’nin 165. Kuruluş yıldönümü için 1 Aralık 2024 akşamı 800 kişilik İş Bank Kuleleri Oditoryumu’nda toplandık. Şef Gürel Aykal’ın yönetiminde İstanbul Sinfonietta Orkestrası ile Mozart eserlerinden oluşan programın solisti, Tuna Tüney idi. Tüney, Mozart’ın 9. Piyano Konçertosunu seslendirdi.
11 Ağustos 2003 doğumlu solist, salondakilerin bir bölümünün çocukluğundan itibaren yakından izledikleri bir sanatçıydı. Altı yaşındayken piyanoya başlamış, 10 yaşında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Piyano Ana Sanat Dalı Başkanı Prof. Eser Bilgeman Şakir’in öğrencisi olmuştu. Annesi Mülkiye 1987 mezunu Alev Ataol Tüney dolayısıyla Mülkiye mezunlarından ilgi duyan dostları sanatçının gelişmesini yakından izliyorlardı.
Ben adını ilk kez Şefik Kahramankaptan’ın “Tuna Tüney'in adını önümüzdeki yıllarda duymaya devam edeceğiz gibi görünüyor” diye tamamlanan bir yazısında okuyalı beş yıl olmuştu. Tuna, bu dönemde, Moskova Çaykovski Konservatuarı giriş sınavına katılan yabancı öğrenciler arasında birincilikle okula kabul edilmişti. Kendisini ilk kez dinledim ve bundan sonra da her fırsatta dinlemeye karar verdim.
Konserin ikinci bölümünde Mozart’ın 40. Senfonisinin ikinci bölümü tamamlandığında salonun bir bölümü memnuniyetini birinci bölümün sonunda olduğu gibi alkışla göstermeye çalışınca, Şef Gürer Aykal, seyirciye dönerek, nazik bir biçimde, “Sonunda alkışlayacak gücünüz kalacak mı?” diye sordu. O anda Aykal’ın sadece ilk konserini Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde vermesi nedeniyle değil, Yüksek Öğretim Kurumu’nun kuruluşu öncesinde bu fakülteye bağlı eğitim veren Basın Yayın Yüksek Okulu’nda iki yıl öğretmenlik yaptığı için Mülkiyeli olarak kabul etmemiz gerektiğini düşündüm. Salondakiler alkış konusundaki sabırsızlıklarını eserin sonuna kadar baskı altına alabildiler.
Konser, sözleri Cemal Ethem Yeşil’e, bestesi Musa Süreyya Bey’e ait Mülkiye Marşı ile tamamlandı. 1919 tarihli marşı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, 27 Ekim 2023’te Ankara Devlet Çoksesli Korosu ,TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu ve amatör korolardan yaklaşık 900 kişinin katılımıyla seslendirmişti. Bu kez şefin tüm gayretlerine karşın salonda bulunan bizler koro olarak geçen yılki coşkuyu yakalamaktan uzak kaldık.
Konser sonrası Mülkiye 1973 mezunu Hasan Şükrü Akipek’in önerisiyle 1972 mezunu Emin Erdem ve ben sahne arkasına Aykal’ı kutlamaya gittik. Şef, Mülkiye marşını İstanbul Sinfonietta Orkestrası için hazırlarken Akipek’in katkılarından övgüyle söz etti.
İstanbul Mülkiyeliler Vakfı’nın gelenekselleşme sürecine giren çok sesli konserle kutlamalarının Ankara’daki etkinliklere de yansıması dilekleriyle.
Vecdi Seviğ
2 Aralık 2024, İstanbul