İlginçti sergiler.
-Önce Billur Cankut Varlı'ya gidelim. Akdeniz Sanat Galerisi'ndeki (Tagore cad. 720. sok. Şahinler Sitesi, B blok No. 5/b, Yıldız, Çankaya, Ankara; 312-4412999; [email protected]) sergisini gezelim.
Billur Cankut Varlı'yı tanırdım ama bu sergide baktım neredeyse akraba çıkacaktık. Mutlu oldum.
Sanatçımız 'kolajcı'. Ama öyle bildiğimiz gibi değil. Nasıl biz elimizde fırça tuvale resim yapıyoruz; o da ayni işi kolajla yapıyor. Tablolarına bakınca yağlıboya sanıyorsun. Bir de yakından inceleyince zar zor kolaj olduğunu farkediyorsun. Öyle ki, imzası bile kolaj.
Figüratif çalışan Varlı'nın rengarenk tabloları olduğu kadar, ki bu tablolardaki renkler capcanlı, iki renkli tabloları da var.
Kolajla yağlıboyadaki trüklere ulaşmak hakikaten çok zor. Sabır, vizyon ve maharet isteyen çalışmalar. Kompozisyonları dengeli, bilgili, çarpıcı.
Sergi, 14 kasım- 6 aralık 2014 tarihleri arasında açık bulunuyor.
-Diğer ilginç bir sergi de, Emin Öztürk'ün. KAV sanat Galerisinde ( Turan Güneş Bulvarı, Konrad Adenaur cad. No.:61 Çankaya, Ankara) .Sergisinin adı 'mutluluk veren deniz'...
Bu arada belirtmekte yarar var; davetiyeden alıntı yapıyorum:'KAV Sanat Galerisi'nin tüm geliri Kılınçarslan Eğitim, Kültür ve Sanat Vakfı'na aktarılarak öğrencilere karşılıksız burs olarak bağışlanmaktadır.'
Kav, sözcük olarak birkaç anlamı taşımakla birlikte genelde hemen 'şarap kavı' nı hayalimizde canlandırmakta. Şarap kavı şişelerde veya fıçılarda şarabı saklamak veya yıllandırmak amacıyla kullanılan bir yer, bildiğimiz gibi. Bazılarımızın evinde bile küçük de olsa kavları vardır; uygun ışık ve ısı sağlamak koşuluyla tabii. Kelimenin aslı fransızcadan geliyor; 'cave'. Galerinin sergi açılış kokteylinde sunduğu ikram şarapların kalitesi her zaman bu kav sıfatına tam uygunluk gösteriyor. Takdir bizden.
Emin Öztürk'ün resimlerinin özelliği kullandığı teknik; tarama,toz pastel, akrilik, gomalak, ekolinlerle karışık, 'karışık teknik'.
Hey Allah, şimdi bu az duyulan malzemelerden bazılarını biraz tanıtmak zorunda kaldığımı hissediyorum. Gomalaktan başlayalım. Hindistan, Birmanya gibi ülkelerde akasya tipi ağaçlar üzerinde ağaçların özsuyunu emerek yaşayan asalak bir böcek var; 'lak böceği'. Bu böcekler öbek halinde biraraya geliyor ve kendilerini düşmanlardan korumak için bir salgı salıyorlar. İşte gomalak bu. Bu madde alkolde çözündürülüyor ve gomalak denen cila yahut vernik diyelim, elde ediliyor. Eski tip mobilyalarda cila olarak çok kullanılıyor. Çok güzel oluyor. Özellikle de ut, keman, gitar vs gibi müzik aletlerinde yaygın olarak kullanılıyor. Nedeni şu; sentetik cila müzik aletinin ahşabının nefes almasını önlüyor, sesin kalitesi bozuluyor. Neden; çünkü ses o zaman fazla ihtizazda (titreşim) bulunuyor.
İnsanoğlu doğadaki hemen her hayvanı bir şekilde işine yarayacak şekilde kullanmakta usta. Örneğin karmin kırmızısı nasıl elde ediliyor? Hergün yağlıboya resim yaparken kullandığımız karmin kırmızısı 'karmin' adı verilen bir böcekten elde ediliyor. Bu böcek bir tür kaktüs üzerinde yaşıyor ve diğer böceklerin kendi alanına girmesini önlemek için bir pigment (kırmızı renkli madde) salgılıyor. Dolayısıyla, özellikle sivrisineklerden korunmak için çevrenizde karmin kırmızısı bulundurmanızda yarar var diye aklıma geliyor. Bu böcek orta ve güney Amerika'da yaşıyor. İnsanlar, gıdalarında, kumaşlarında ve resim yapmada bu böceğin kırmızısından yararlanıyor.
İşte böyle... Gelelim 'ekolin'e. Bu sıvı suluboyadır. Kullanım için herhangi bir ön işlem gerekmez. Transparan geçişlerde çok uygundur. Bu özelliğiyle, karikatüristler, çizgi romancılar tarafından çok tercih edilmektedir.
Tarama'yı artık anlatmayayım diyorum çünkü zaten akademilerde öğretilen resim yapma, özellikle çizimle resim yapma tekniklerindendir. Ama kısaca değineyim. Çizgilerin birbirine sıklığı, kalemin hafif veya kuvvetli bastırımıyla elde edilen hacimsel ve tonal görüntüler elde etme tekniği. Bu tekniği eski ressamlar Albrecht Dürer, Schongauer gibi sanatçılar kullanmışlar. Ama ben bu tekniği bir de Van Gogh ve Lautrec gibi empresyonist ressamlarda da görüyorum sanki...
Akademik sanatçılar beni mazur görsünler ama yazılarım daha çok sanatı kitlelere sevdirmek ve benimsetmek olduğu için resim tekniğine kendisini yabancı hisseden sanatseverlere yönelik olmaya çalışıyorum; ustalara belki sıkıcı gelebilecek ayrıntılara giriyorum.
Kav Sanat Galerisinin üst kat salonunun tavanı yüksek değil; dolayısıyla büyük boyut resimlerin üst taraflarına ışık yoğun aksediyor. Bu da görüntüyü değiştiriyor. Kav'da ilk kez bu derece dikkatimi çekti; belki de gomalaktan.
Kav aslında plastik sanatlara bayağı iyi hizmet veriyor. Yukarı kat salonunda solo sergi açarken bodrum katında da genelde üç ayrı genç ve yetenekli sanatçıya yer veriyor. Bu kez eserleri sergilenen ve takdirlerimizi kazanan sanatçılar,'genç etki' adı altında toplanmışlar; Şenol Bora (heykel), Mustafa Kula ile Sema Öcal (resim).
Sergiler 19 kasım -13 aralık 2014 tarihleri arasında açık bulunuyor.
-Bahsedeceğim son sergi arkadaşımız, çelebi ruhlu Halil Coşkun'un. Sevgi Sanat Galerisinde sergiledi son dönem yapıtlarını. Sevgi Sanat Galerisi (Cinnah cad. Mesnevi sok. 5/1, Çankaya Ankara, www.sevgisanatgalerisi.com) sahibi Sevgi hanım (Sevgi Karaca) Ankara'nın eski ve sürekli sergi açan istikrarlı bir galerisini başarıyla götürüyor.
Serginin ismini Halil Coşkun 'mühür gibi' koymuş. Gerçekten de Coşkun sanki ruhunun mührünü basmış resimlere. Sergi 18 kasım- 5 aralık 2014 tarihleri arasında ziyarete açık.
Sanatçımız, kuşları sevecen bir şekilde soyutlaştırarak kendi göz alıcı ve usta üslubuyla bize sunuyor. Küçük boyutlarda çalışmış. Bu boyut Galerinin de şirin ve sempatik boyutuna uygun zaten. Yakışmış.
monad balkan 23 kasım 2014 ankara