Sanat kuşkusuz sanatçı bakış açısıyla insan yaşamını en ince ayrıntılarına kadar gözlemleyen ve betimleyen estetik bir mecradır. Sanat dallarından sahne sanatları, özellikle de olayları ve duyguları söz ve müzikle anlatan opera sanatı izleyicilere her türlü insanlık halini aktarır. İlk örnekleri 17.yy.’da verilmeye başlanan opera eserlerinin ilk dönemlerinde daha çok dinsel, mitolojik ve kahramanlık konuları işlenmiştir. 18.yy.’dan itibaren konular deyim yerindeyse yeryüzüne inmiş, karakterler sıradan insanlara indirgenmeye başlanmıştır. Bu sayede hem konu çeşitliliği artmış hem de doğal insanlık halleri tasvir edilir olmuştur. Hatta giderek “gerçekçilik” akımı moda olmuş; bu akım da halen gündemden düşmeyerek neredeyse magazin basını misali öyküleri içererek sürmektedir.
Edebiyattaki kadar sık olmasa da operada da çeşitli hastalıklardan muztarip kişiler ve hekimler öykünün karakterleri olarak boy gösterirler. Bu hastalıklardan en sık işleneni muhtemelen görsel dramatik etkisi nedeniyle gözü hasta olanlar ya da körlerdir. Ortopedik hastalıklar belli ki estetik kaygılar nedeniyle pek sık tercih edilmemiş, dâhili hastalıklar sahnede görünür şekilde ifade edilemeyeceği için konu edilmemiştir. Psikolojik sorunlar ise (psikolojik görme azlığı da dâhil olmak üzere) edebiyata koşut şekilde geniş bir yelpazede işlenmiştir.
Körlük tanımı “Hukuki” veya “Tıbbi” olarak iki şekilde yapılır: “Hukuki Körlük”, görmesi belli bir düzeyin altında olan kişiler anlamına gelmektedir. “Tıbbi Körlük” ışığı dahi görmemektir, tıbben görmesi belli bir düzeyin altında olan kişiler “Az Gören” olarak, tek gözü hiç görmeyen kişiler ise “Tek Gözü Görmeyen” olarak sınıflandırılır.
OPERA ESERLERİNDE KÖRLER
Opera eserleri üzerine yazılmış kitapların ve belgelerin ışığında toplam 38 operada (ikisinde koronun tümü olmak üzere) 55 tam ya da yarı kör (az gören veya tek gözü görmeyen) karakter bulunduğu görülmektedir. Bunların 46’sı ana karakter iken, geri kalanı olayların gidişatına doğrudan etkisi olmayan yan karakterlerdir. Bir opera eserinde ise kör kişiyi tedavi edip gözlerini açan bir göz doktoru yer almaktadır.
Bu eserlerde betimlenen görme sorunlarına yol açan nedenler üç grup altında toplanabilir: 1. Somut nedenlere bağlı olanlar (kaza ve yaralanmalar, doğumsal hastalıklar), 2. Somut olmayan nedenlere bağlı olanlar (psikolojik etkenler veya temaruz yaparak kendisine görmez süsü verenler), 3. Diğer nedenler (bilinmeyen nedenler, mucizeler ve sembolik körlükler).
SOMUT NEDENLERE BAĞLI KÖRLÜKLER
Kaza veya Darbelere Bağlı Körlükler
Dinsel, mitolojik ve tarihi konuları işleyen birçok opera eserinde bir darbe nedeniyle görmesini kaybetmiş karakterler yer almaktadır. Aslında günümüzde de olduğu gibi tarihin erken çağlarından beri düşmanlıkların, savaş ve kavgaların insan sağlığını, dolayısıyla da göz sağlığını ne denli olumsuz yönde etkilediğini bu eserlerde de görmek mümkündür.
Besteleniş veya ilk sahneleniş kronolojisine göre bu eserlere kısaca göz atalım:
G. Donizetti’nin konusu 6.yy. Bizans’ında geçen Belisario adlı operasında hem karısı tarafından aldatılan hem de gözleri oyulan kahraman Belisario görmemesine rağmen savaşa gönderilir ve aldığı yara ile ölür (1836, libretto: S. Cammarano).
G. Verdi’nin İspanya Krallığı’nda bir kadın uğruna kral baba-veliaht oğul arasındaki kıskançlık kavgalarını anlatan Don Carlos adlı eserinde saraylı Prenses Eboli kılıç darbesiyle tek gözünü kaybetmiş kötü niyetli bir kadın olarak tasvir edilir (1866, libretto: C. Locle, J. Méry). Nitekim Don Carlos’tan beklediği ilgiyi göremeyince onu engizisyona götürecek gizli aşk sırrını ifşa eder.
C. Saint-Saëns’ın mitolojik bir konu olan Samson ve Delilah adlı operasında Delilah efsanevi gücünü kaybetmesi için Samson’un saçlarını keser (1877, libretto: F. Lemaire). Güçsüz kalan Samson’un düşmanları gözlerini oyup onu tutsak eder. O da bu duruma dayanamayıp kendisini öldürür.
N. Rimsky-Korsakov’un yaratılıştan 6751 yıl sonra efsane diyarlarında geçen operası Görünmez Şehir Kitezh ve Bakire Fevroniya Efsanesi’nde kraliyet avcısının gözleri Tatarlar tarafından oyulmuştur (1907, libretto: V. Belsky). Avcı Kitezh’de kör olmadan önce gözlerinin önünde cereyan eden vahşi kıyımı anlatmaktadır.
Hepimizin yakından bildiği, 16.yy’da Azeri efsanesi Köroğlu’nu konu alan operada Köroğlu gözleri han tarafından oyulan babası Ali’nin öcünü alır (1936, beste: U. Hajibeyov, libretto: M. S. Ordubadi).
Shakespeare’nin Kral Lear adlı eserinden ilhamla bestelenen King Lear adlı operada evlilik dışı ilişkisi nedeniyle Lord Cornwall tarafından gözleri oyulan Gloucester Dükü ancak kör olduktan sonradır ki tüm gerçekleri, kimin dost kimin düşman olduğunu anlayabildiğini söyler (1978, beste: A. Reiman, libretto: C. H. Henneberg).
Tarihte sıra dünya savaşlarına gelince, yıkıcı etkileri açısından durum yine farksızdır ama bu kez kullanılan silahlar değişmiştir. Bestesi ve librettosu Ernest Krenek’a ait, 20.yy’da İtalya’da geçen ve muhtemelen Mussolini’yi anlatan Diktatör adlı operada bir subay diktatör tarafından zehirli gazla kör edilmiştir (1928). Ardından Diktatör subayın karısına sahip olur. Çağdaş kadın besteci K. Saariaho’nun Adriana Mater adlı affetmenin erdemini anlattığı operasında ise tecavüzcü baba Tsargo, Bosna Savaşı sırasında kör olur ve bu yüzden onu affeden oğlu ondan öç almaktan vaz geçer (2006, libretto: A. Maalouf).
Öte yandan insanlar savaş dışında da birbirlerine eziyet çektirmiş ve ağır yaralar açmıştır. G. von Einum’un günümüz Orta Avrupa’sında geçen, Yaşlı Kadının Ziyareti adlı eserinde yaşlı kadın kendisini fahişe olmak zorunda bırakan Koby ve Loby kardeşlere ceza olarak gözlerini oydurmuş, cinsel organlarını kestirmiştir (1971, libretto: F. Dürrenmatt).
Benzer biçimde günümüz İrlanda’sında geçen Piknik adlı operada Rebecca’nın görmesini, sanıldığı gibi bir attan düşerek değil, kocasının vurması sonucu merdivenden düşerek kaybettiği anlaşılır (1975, beste: R. Cumming, libretto: H. Butler).
Yine günümüzde İrlanda’da geçen Aran Operası adlı operada Maureen kıskançlık nedeniyle birbirleriyle ölesiye kavga eden kocası ve sevgilisini ayırmak isterken içlerinden birinin diğerine fırlattığı çelik kablonun gözüne çarpmasıyla görmesini yitirir (1962, beste: G. Bécaud, libretto: J. Emmanuel, L. Amade, P. Delanoë).
Doğumsal Körlükler
5.yy.’da Fransa’da yaşayan genç prenses Iolanthe doğuştan kördür ama bunun bilicinde değildir, ta ki bir gün yabancı bir diyardan gelen prense âşık olana kadar. Prens ona kör olduğunu söyleyince tedavi olmak ister. İran’dan gelen İbni Hakia adlı hekim onu tedavi eder ve görmesi açılır (1891, beste: Pİ. Çaykovski, libretto: M. Çaykovski).
Maria Golovin adlı operada ise doğuştan kör genç koca Donato kıskançlık nedeniyle karısını öldürmeye çalışır (1958, beste ve libretto: GC. Menotti).
SOMUT OLMAYAN NEDENLER BAĞLI KÖRLÜKLER
Psikolojik Nedenlere Bağlı Körlük
Opera libretto yazarları ve bestecileri psikolojik nedenlere bağlı çeşitli körlük durumlarıyla yakından ilgilenmişlerdir. Nibelung Yüzüğü operasında ebedi bilgiye ulaşmak için kendi tek gözünü oyup çıkaran, Kuzey Avrupa mitolojisinin ışık, hava ve rüzgâr tanrısı zalim Wotan (1848-1874, beste ve libretto: R. Wagner) ile bilmeden babasını öldürüp annesi ile evlenen, sonra da yaptığı hatayı anlayınca kendi gözlerini oyan Oedipus’un öyküsünü temel alan Kral Oedipus (1927, beste: İ. Stravinsky; libretto: J. Cocteau) ve Oedipe (1936, beste: G. Enescu, libretto: E. Fleg) adlı operaları bu tip körlüklere örnektir.
Yusuf ile Züleyha adlı eserde iki karaktere psikolojik nedenlere bağlı körlük atfedilmiştir (1990, beste: O. Demiriş, libretto: N. Araz). Bunlardan biri Yusuf’a olan umutsuz yasak aşkı nedeniyle görmez olan Mısır emirinin karısı Züleyha, diğeriyse kardeşleri Yusuf’u kuyuya atarak ortadan kaldırınca ağlamaktan gözleri kör olan babası Yakup’tur. Neyse ki Yusuf geri dönebilir ve onu sesinden tanıyan Yakup’un da gözleri açılır. Ne yazık ki başka bir eserde, anne Mara Mac Einin’in durumu Yakup’unki gibi olmaz ve oğlu öldükten sonra kaybettiği görmesi geri gelmez (Aran Operası, beste: G. Bécaud, libretto: J. Emmanuel, L. Amade, P. Delanoë).
Temaruz
Psikolojik nedenlere bağlı diğer bir körlük biçimi temaruzdur. Aslan Yürekli Richard adlı eserde, aslında gözlerinde herhangi bir sorun olmamasına rağmen görmüyormuş gibi davranan 12.yy. trubaduru Blondel Kral Richard’ı kurtarmak için kör bir dilenci gibi davranır (1784, beste: A. Grétry, libretto: MJ. Sedaine).
İki Kör Adam adlı komik operada ise 19.yy.‘da Paris köprülerinden birinde en iyi yeri kapmak için kör taklidi yapan iki müzisyenin gülünç kapışmaları anlatılmaktadır (1855, beste: J. Offenbach, libretto: J. Moinaux).
DİĞER NEDENLERE BAĞLI KÖRLÜKLER
Nedeni Belli Olmayan Körlükler
Tarihin eski çağlarında tıbbın henüz gelişmediği dönemlerde birçok hastalığın nedeni bilinmemekte ve örneğin antibiyotiklerle veya ameliyatlarla tedavisi de yapılamamaktaydı. Görme kaybı nedenleri iltihaplar, katarakt, göz tansiyonu hastalığı, yaralanmalar veya doğumsal hastalıklar olabilir. Nedeni bilinmeyen (veya belirtilmemiş) olsa da operalarda bu tür körlüğün etkileri hemen hep benzer şekilde anlatılmıştır; kör olan kimi zaman yanılır ancak çoğunlukla bilgedir ve kimsenin görmediği şeyleri sezer.
Örneğin konusu eski çağlarda Japonya’da geçen İris adlı operada kör babasıyla yaşayan genç İris kaçırılır (1898, beste: P. Mascagni, libretto: L. Illica). Babası bir şeylerin yolunda gitmediğini sezer ama yanlışlıkla onun kendi isteğiyle fahişe olduğunu sanır.
Öte yandan C. Debussy’nin mitolojik Allemonde ülkesinde geçen bir efsaneyi anlatan Pelléas ve Mélisande operasında Kral Arkel yarı kör olmasına rağmen etrafında geçenleri hissetmekte ve iki âşık arasındaki sorunları isabetle tespit etmektedir (1902, libretto: M. Maeterlinck).
Don Carlos adlı eserde kör engizisyon başrahibi Don Carlos’un yasak aşkını sezer (1866, beste: G. Verdi, libretto: C. Locle, J. Méry). 10.yy’da İtalya’da geçen Üç Kralın Aşkı’ında yarı kör kral Archibaldo gelininin oğlunu aldattığını hisseder (1913, beste: İ. Montemezzi, libretto: S. Benelli).
Turandot adlı eserde yaşlı kral Timur kör olmasına rağmen oğlu Calaf’ı sesinden tanır ((1926, beste: G. Puccini, libretto: G. Adami, R. Simoni). Öteki Bilge Adam operasında İsa’nın çarmıha gerilmesinin ardından o topraklarda yaşayan yarı kör bir adam başına gelen zorluklarla başa çıkar (1959, beste ve libretto: I. Van Grove, H. Dyke). Don Rodrigo’da 8.yy.’da Toledo’da yaşayan kör bir keşiş, beş parasız serseri Rodrigo’ya yardım eder (1964, beste: A. Ginastera, libretto: A. Casona). Bassarid’ler operasında MÖ 1000 ‘da Yunanistan’da yaşayan kör bir rahip kehanetlerde bulunur (1966, beste: H. W. Henze, libretto; W. H. Auden, C. Kallman). Büyüyen Kale operasında ise kör bir adam yeryüzü ve cennette mistik duygularla dolaşmakta ve gerçeği aramaktadır (1968, beste: M. Williamson, libretto: Strinberg). Benzer şekilde Boris Godunov operasında 17.yy.’da Moskova’da kör hacılar, rüyalarında görmesi mucizeyle açılan bir kör adam gördüklerini anlatırlar (1874, beste ve libretto: M. Mussorgsky, Puşkin’in romanı üstüne). Aslında bilge insanları temsil eden bu kör adamlar, Çar Godunov’a bir mesaj vermeye çalışmaktadır. Bu eserlerin tümünde “kör adamlar” derin görüş sahibi bilge kişiyi temsil etmek amacıyla konuda yer almıştır. Bu örneklere ülkemizden de bir eser eklemek mümkündür. Troya adlı operada şair Homeros aslında kör ama gerçeği gören akil kişi olarak tasvir edilmiştir (2018, beste: B. Hoinic, libretto: A. Hoinic).
Bu örneklerden görüldüğü üzere kör karakterlerin çoğu erkek olmakla beraber nadir bir kör kadın örneğin Andrea Chénier operasında (1896, beste: U. Giordano, libretto: Luigi Illica), üstelik de çok güçlü bir kişilikle karşımıza çıkmaktadır. Fransız İhtilali sırasında ayaklananlar yardım için halktan neleri varsa vermelerini ister. Yaşlı kör kadın Madélon, sahip olduğu tek şey olan torununu büyüyünce ihtilalin askeri olması için onlara verir.
Bazı eserlerde ise kör kişilerin sıradan insanlar olduğu ve yakınlarında acıma duygusu uyandırdığı görülmektedir. Örneğin M. Pawel’in bir opera evinde geçen çağdaş eseri Cahil ve Deli’de opera sanatçısı kadın hayatını kör ve alkolik babasına adamaya karar verir (2001, libretto: K. Warlikowski, T. Bernhard’ın oyunu üzerine). Yine La Gioconda adlı eserde 17.yy.’da Venedik’te kör annesine yardım eden arkadaşına minnet borcunu ödemek için kendi âşık olduğu adamı terk eden kadın anlatılmaktadır (1876, beste: A. Ponchielli, libretto: A. Boito).
Opera eserlerinde kör dilenci ve kör müzisyen metaforu sık kullanılmıştır. Bunlardan biri 1741’de bestelenen, 18.yy.’da Londra’da kızıyla çayırlarda yaşayan kör dilenci ve kızının yaşamını anlatan Bethnal Çayırlarının Kör Dilencisi adlı eser (1741, beste: T. Arne, libretto: R. Dodsley), bir diğeri 1952’de aynı konu üzerine bestelenen Kör Dilencinin Kızı adlı eserdir (1952, beste: G. Bush, libretto: S. Bathhurst, G. Bush). Benzer bir başka eser olan Toledo’nun İki Körü’nde kör müzisyenlerden birinin yeğeni Flora diğer bir kör müzisyene âşıktır (1806, beste: E. N. Méhul, libretto: BJ. Marsollier). Flora’ya âşık başka bir müzisyense onun ilgisini çekebilmek için körleri kandırmaya çalışmakta ama başaramamaktadır.
Çoğunlukla kör dilenci ve müzisyenlerin eserdeki yeri güçsüzlükleri ve engelli olmaları nedeniyle acıma duygusu uyandırmaktaysa da Cuchulain’in Ölümü adlı eserde durum farklıdır (1975, beste: JB. Smith; libretto: WB. Yeats). Dünyanın ücra bir köşesinde, derin bir yarın kenarında bir baba (Cuchulain) kendi oğlunu öldürür ve kör bir dilenci bu cinayete şahit olur. Babanın düşmanları dilenciye onu öldürmesi için para verir, o da görmemesine rağmen babayı öldürerek cezasını infaz eder.
Mucizelerle İlgili Körlükler
Kimi zaman da mucizeler tersine işler. Örneğin Ölü Gözler İsa’nın mucizesiyle güzel ve kör kadın görmesine kavuşur ama yanlışlıkla yakışıklı başka bir adamı kocası sanır (1916, beste: E. d`Albert, libretto: HH. Ewers ve M. Henry). Esas kocasının kim olduğunu anlayınca İsa’ya lanet eder, başına geleceği bilmeden güneşe bakar ve yeniden kör olur. 15.yy.’da Londra’da geçen Şeytan O Kadını Götür adlı operada konuşma problemi olan zekâsı geri kadın mucize doktor tarafından tedavi edilir ve konuşması düzelir (1931, beste: A. Benjamin, libretto: A. Collard, JB. Gordon). Ama kadın o denli saldırgan hale gelir ki kör dilenciye yardım eden hizmetçisine bile hakaret eder. Sonunda şair koca şeytana yalvarıp karısını alıp götürmesini talep eder.
Sembolik Körlükler
Dünya parçalandıktan sonra hayatta kalan bir avuç insanın binip amaçsız şekilde uzayda dolaştığı bir uzay gemisinde geçen Aniara adlı operada bir gün kör bir şair kadın yaşam ve umut ışığını anlatan bir şiir okuyarak gemideki insanlara insanca yaşamayı hatırlatır (1959, beste: KB. Blomdahl, libretto: E. Lindegren). Körler adlı eserde körlerden oluşan bir koro nerede olduklarını ve ne yaptıklarını bilmediklerini anlatır, Mesih’in geri dönüşünü beklemektedirler (1989, beste: B. Fürrer, libretto: M. Maeterlinck).
Tüm bu örneklerde görüldüğü üzere körlük opera eserlerinde vahşetin ve düşmanlığın, zaman zaman da kazaların sonucu ortaya çıkan kendisi somut da olsa nedenleri ifade etmek açısından sembolik önemi olan bir engelliliktir. Genellikle yaşlılara atfedilen körlük, psikolojik nedenler söz konusu olduğunda genç karakterlerde tanımlanmıştır.
Esasen körlük insan yaşam kalitesini sağırlık kadar olumsuz etkilemez ama yine de yakınları açısından büyük bir engel olarak algılanır. Oysa görmesini bir trafik kazasında kaybeden bir kişinin ifadesiyle durum sanıldığı kadar vahim olmayabilir: “Gözlerim görürken körmüşüm meğerse gözüm kör olunca açıldı.” Bu açıdan opera eserlerinde görmezliğin hem büyük bir engel hem de bilgelik unsuru olarak kullanılmış olması dikkat çekicidir.
Pınar Aydın O’Dwyer
24 Aralık 2021, Ankara
Kaynaklar
Aydın O’Dwyer P: Opera Kitabı, Akılçelen Kitaplar, 2015
Aydin P, Ritch R, O’Dwyer J: Blindness and Visual Impairment in Opera. Eur J Ophthalmology, 28:6-12, 2018
Aydın O’Dwyer P: Opera Tarihinde Üç Kısım Tekmili Doktor Karakteri, Aşk İksiri Program Dergisi, Sayı 1 2017-2018
Aydın O’Dwyer P: Operalarda Doktor Karakteri, Herkese Bilim Teknoloji, sayı 146, 11 Ocak 2019, s. 8-9