Şiir her şeye yakışıyor, şarkıya da, tiyatroya, operaya da ve şimdi resme de. Şiir malum adeta sanatın birincil unsuru, bilimde matematik misali en temel birimi. Nitekim Mnemosyne (hafıza) ile Zeus’un dokuz kızı Muse kardeşlerin çoğu şiirle uğraşmaz mıydı; Calliope (epik şiir), Euterpe (lirik şiir), Erato (aşk şiiri), Polyhymnia (kutsal şiir), Thalia (pastoral şiir ve komedi), Melpomene (trajedi) ve Clio (tarih).
Şimdi şiir ile üzerine yapılmış “resim”, adını Muse’lerden alan müze ortamında (museum) buluşuyor. Cermodern'de “Dizelerin Renkleri” temalı sergisinde ressam ve heykeltraşların, Türk şiirinin önde gelen 37 şairinin şiirlerini yapıtlarını kendi alanlarında yeniden yorumladıkları eserleri sunulmakta. Şairlerin orijinal el yazmalarıyla şiirler de resimlerin yanı başında, şiir okunup ondan esinlenerek yaratılmış resim veya heykel izlenebiliyor. Kimi figüratif kimi de soyut olarak tanımlanabilecek bu eserlerin, esin kaynağı olan şiirlerle bütünleşmesi, onların tamamlayıcısı ya da açıklayıcısı olması ortaya çok etkileyici sonuçlar çıkarmış. Mısraların ressamların zihninde neleri çağrıştırdığını görmek de son derece ilginç bir deneyim.
Küratör Fahri Özdemir’in seçimiyle şair-ressam çiftleri şu şekilde:
Namık Kemal-Asaf Erdemli, Nazım Hikmet-Ali Kotan, Sabahattin Ali-Ercan Ayçiçek, Rıfat Ilgaz- Fevzi Karakoç, Bedri Rahmi Eyüboğlu-İbrahim Örs, Fazıl Hüsnü Dağlarca-Halil Akdeniz, Orhan Veli-Azat Yeman, Melih Cevdet Anday-Hanefi Yeter, İlhan Berk-Habip Aydoğdu, Behçet Necatigil-Osman Dinç, Cahit Külebi-Şahin Demir, Rüştü Onur-Hasan Pekmezci, Necati Cumalı-Emre Lüle, Özdemir Asaf-Zafer Gençaydın, Mücap Ofluoğlu-Umur Türker, Arif Damar-Kemal Tufan, Attila İlhan-İbrahim Çiftçioğlu, Ahmed Arif-Filinta Önal, Şükran Kurdakul-Sema Barlas, Turgut Uyar-Taner Güven, Muzaffer İlhan Erdost-Elif Aydoğdu Ağatekin, Cemal Süreya-Zuhal Baysar, Gülten Akın-Serpil Yeter, Ahmet Oktay-Selçuk Fergökçe, Kemal Özer-Ekrem Kahraman, Hilmi Yavuz-Devrim Erbil, Kemal Burkay-Reyhan Abacıoğlu, Ülkü Tamer-Hayati Misman, Metin Demirtaş-Metin Yurdanur, Ataol Behramoğlu-Selim Karadana, Refik Durbaş-Gören Bulut, Oruç Aruoba-Yusuf Taktak, Hulki Aktunç-Şebnem Müderrisoğlu, Hüseyin Ferhad-Mustafa Ağatekin, Emirhan Oğuz-Ali Raşit Karakılıç, Sunay Akın-Onay Akbaş, Birhan Keskin-Havva Marta.
Evrim Altuğ serginin kitapçığındaki yazısında “Çiçek-Kelimeler” başlıklı yazısının sonunda “Netice yerine, imgelerin içindeki dizeler, dizelerin içindeki imgelerle diyalektik bir bereketle, bu örneklerde de görebildiğimiz üzere beslenir, duru. Tıpkı, farklı polenlerin bambaşka noktalara savrularak yepyeni imge / çiçeklere vesile olması gibi.” sözleriyle serginin önemini özetliyor.
Doğan Hızlan da “Acaba ressamlar daha önce çizdikleri şairi okudular mı? Kendisini tanıdılar mı?” sorusunu soruyor. “Tanıyanların ayrıca okuyanların çalışmasıyla şiirleriyle ilk kez karşılaşanların yaklaşımının farklı olduğu kanısındayım.” diye ekliyor.
Sergiyi gezenler ise eminim, bu şiirleri kendileri tuvale veya heykele dökselerdi nasıl yorumlarlardı sorusunu soruyorlardır. Aslında bu soru sinestezi (duyuların birleşimi) konusunun alanına girebilir. Bir duyu uyarılınca diğerinin de harekete geçmesi anlamına gelen sinestezi, örneğin melodileri renk olarak algılamak, sayı ya da harfleri renk veya nota olarak, ya da tatları şekilli ya da renkli olarak hissetmektir. Bu özel yetenek bir tür renkli işitme, melodili görme ya da renkli tat alma olarak tanımlanabilir. Bazı kişilerin doğuştan bu konuda özel yetenekleri olduğu bilinmektedir. Örneğin ressam V. Kandinski dinlediği müziklerin resmini yapmış, şair A. Rimbaud harfleri renk olarak betimlemiş, besteci-piyanist F. Lizst sesleri renk olarak hissetmiştir. Benzer şekilde A. Scriabin ve O. Messiaen’in renkleri kullanarak beste yapma yöntemleri geliştirmiştir. Piyanist Fazıl Say ve Güher-Süher Pekinel kardeşler gibi tanınmış daha birçok sanatçı sinestezi yeteneğine sahip. Genellikle doğuştan var olduğu kadar, çocukluktan itibaren “bu müzik sana hangi rengi hatırlatıyor ya da bu resim sana nasıl bir melodi çağrıştırıyor” vb. gibi sorular sorarak da sinestezi geliştirilebilir.
İçlerinden bir şiiri seçseydiniz, sizin zihninizde canlanan renk ve şekil nasıl olurdu diye kendinizi anlamak isterseniz, ya da hangi ressam şiiri konudan etkilenerek, hangisi sinestezi yeteneğini kullanarak yaratmıştır diye merak ederseniz sergi sizi bekliyor.
PINAR AYDIN O'DWYER
6 Nisan 2018
Not: 15 Nisan 2018 tarihine kadar ziyarete açık olan sergide yer alan eserler Koruncuk Vakfı “Koruncukköy-Urla Çocuk Köyü”nün ihtiyaçları için satışta olacak.