Giyotin
Andrea Chénier’nin Başı Paris’te
Göbeği İstanbul’da kesildi
Sunay Akın (*)
Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde 28 Aralık 2022 tarihinde Umberto Giordano’nun (1867-1948) bestelediği Andrea Chénier adlı operanın prömiyeri gerçekleştirildi (1). Bu eser opera sanatı külliyatında gerçekçi (verismo) türündeki eserler arasında yer almaktadır. Konusunu gerçekten olmuş veya olması mümkün olaylardan alan bu tür eserlerin karakterleri de kimi zaman gerçek hayatta yaşamış kişiler olabilir. Nitekim Andrea Chénier1 de eserde anlatıldığı gibi Fransız İhtilali sırasında yaşamış ve giyotinle idam edilmiş genç bir şair (Resim 1).
André (Andrea) Marie de Chénier
Ancak işin esas ilginç tarafı André Marie de Chénier’nin2 İstanbul, Galata doğumlu oluşu! Rum anne ve Fransız Levanten babanın çocuğu olarak 1762’de dünyaya gelen André’nin doğduğu ev Karaköy’de bugünkü Saint Pierre Han’ının yerindeymiş, bir yangında yıkıldıktan sonra oraya han inşa edilmiş. Babası Louis Chénier “Konstantinopolis Fransız Konsolosluğu”nda ticari işlerin sorumlusuymuş. Chénier Ailesi bir süre sonra İstanbul’dan ayrılıp Fransa’ya geri dönmüş. Paris’de şair Lebrun Pindare, yazar Joseph Dorat, besteci François Lesueur, ressam Louis David ve kimyacı Antoine Lavoisier gibi diğer kültürlü kişilerden oluşan bir çevreye katılmış ve şiir yazmaya başlamış.
Bir süre İngiltere’de yaşayan André Chénier, o sırada Shakespeare ve Milton okuduysa da İngilizlerden hoşlanmayıp ülkesine geri dönmüş. Bu sırada iyice alevlenen ihtilal hareketi önce ülkede heyecanlı ardından da anarşik bir ortam doğurmuş. Chénier devrim amacına ulaştığına göre artık anarşinin durulması ve hukuksal dönemin başlaması gerektiğini düşünenlerdenmiş. Bu görüşlerini şiirleriyle hicivler ve düzyazılarıyla eleştiriler şeklinde ifade etmeye, politik konferanslar vermeye başlamış, hatta bazı gösterilere katılmış. Ortalık öylesine karışıkmış ki şiirleri ihtilalciler açısından tehdit oluşturmaya başlamış. O da korkudan bir süre gözden uzak bir yerde yaşamak, ancak hava kararında dışarıya çıkmak zorunda kalmış. 1794’te saklandığı evde başkası aranırken tesadüf eseri o tutuklanmış. Hazır tutuklanmışken de serbest bırakılmamış. Hapishanedeyken “zehirli mermiler” şeklinde tanımlanan şiirler yazmış.
İlerleyen zamanlarda tüm dünyada politik mahkumların şiarı haline gelen ünlü şiiri Mahpus Kız’ı (Jeune Captive) bestelemiş. Mahpus Kız’ı ve Bayan de Coigny’e adlı yaşanmamış aşkın şiirlerini hapishanede tanıştığı, hoşlanıp koruduğu genç kız Armée de Coigny’e ithafen yazdığı biliniyor. Operada ise Maddalena de Coigny, Chénier olmadan yaşayamayacağı için başka bir idam mahkumuyla yer değiştirerek ölüme gitmeye karar verir. (Şiirler için yazının sonuna bakınız). Bir diğer hücre arkadaşı ressam Joseph-Benoit Suveée onun portresini yapmış (Resim 2).
Chénier, ölüm fermanını imzalayan Robespierre tarafından giyotine gönderilen son insanlardan biri olmuş, anarşinin sona ermesinden üç gün önce “vatan hainliği suçu” nedeniyle 25 Temmuz 1794’te 31 yaşında idam edilmiş, Picpus Mezarlığına gömülmüş. Giyotine gidene dek Andromaque okuduğu ve idam edilmeden önce başını iki elinin arasına aldığı ve “Yazık, bu kafanın içinde daha çok şey vardı!” diye haykırdığı söylenir. Talihin adil bir cilvesi olarak Robespierre de üç gün sonra aynı akıbete uğramış ve giyotinle idam edilmiş.
Eserleri:
Şiirleri Yunan mitolojisini pastoral konularla birleştirip kendi duygularıyla harmanlayarak yazılmış neoklasik-romantik eserler olarak tanımlanıyor. Hatta sanatçılar ve eleştirmenler onun Fransız Romantizminin kahraman öncüsü olarak felsefi yönüne değer veriyorlar. Farklı türde nesir ve nazım şekillerini denemiş, örneğin eleji (ağıt), idil (pastoral şiir), ode (gazel) türünde şiirler yazmış. Ayrıca felsefi dizelerle insanın evrendeki konumunu önce yalıtılmış biçimde, sonra toplum içinde ele almış. Kendi deyişiyle “Eski düşüncelere göre yeni şiirler yazma, bilimi şiire sokma” kurallarını ortaya atmış (2).
Özgürken yayınlanan Jeu de paume (El topu oyunu, 1791), Hymne sur les Suisses (İsviçrelilere Övgü Marşı, 1792) adlı şiir kitaplarından sonra hapiste yazıp gizlice dışarı gönderdikleri de dahil tümü ancak 1819’da yayımlanabilmiş. Sadece Fransızca konuşulan ülkelerde değil İngilizce ve Rusça konuşulan ülkelerde de meşhur olmuştur. André Chénier’nin kaderi Sully-Prudhomme’nin bir önsözüne, Alfred de Vigny’nin Stello adlı öykü kitabına, Puşkin’in André Chénier adlı şiirine, Denys Puech’in André Chénier’nin İlham Perisi adlı heykeline (Resim 3), Charles Louis Muller'in Terörün Son Kurbanları adlı yağlıboya eseri (Resim 4) gibi birçok yapıta ilham vermiştir.
Bu eserlerden en verimlisinin yazar ve opera librettisti Joseph Méry’nin 1849’da yayımlanan André Chénier adlı 3 ciltlik tefrika romanı olduğu söylenebilir (Resim 5, 6). Çünkü Giuseppe Verdi’nin Don Carlos adlı operasının ve Gioachino Rossini’nin Semiramis adlı operasının librettosunun da yazarı olan Méry’nin André Chénier adlı kitabı başka bir libretto yazarına ilham vermiş; Luigi İllica’ya. Böylece Umberto Giordano'nun Andrea Chénier operası da böyle doğmuş (1896). Giordano'nun operasının Méry’nin kitabından daha kalıcı ve ünlü olduğu bir gerçek.
Akla Méry’nin kitabında ve İllica’nın librettosunda Chénier’nin dizeleri, özellikle de Bayan Coigny için yazdıkları yer alıyor muydu sorusu gelebilir. Öncelikle operadaki aryaların sözleri o dizeleri ve diğer şiirlerini andırıyorsa da birebir aynı değil. İllica’nın ise Méry’nin tefrika romanından oldukça yararlandığı, ancak operada sahneleme koşulları nedeniyle bazı uyarlamalar yaptığı belirtiliyor.3 Méry’nin romanına ulaşmak mümkün olmadığı için kıyaslama imkânı yok.
Chénier hakkında ülkemizdeki yayınlara bakınca, yeterince tanınmadığı söylenebilir. Sondan başa doğru gidersek, Tolga Gümüşay’ın Hiç Kimsenin Kenti adlı romanında karakterler Galata’da tarihi sokak ve binalarında dolaşırken Saint Pierre Han’a uğrarlar ve orada doğmuş büyümüş olan André Chénier’den söz ederler (3). Bir tür Galata belgeseli tadındaki bu tarihi yolculuk romanın içinde yine Chénier’nin yer aldığı belgeseli de yapılmış.4,5
Bu romandan öncesinde ise 2007’de yayınlanmış 48 sayfalık Galatalı Bir Şair André Chénier adlı kitapta (4) sırasıyla Orhan Veli, Abdullah Rıza Ergüven, Michel Mourée, Erdoğan Alkan, Server Tanilli ve Tozan Alkan kısa bölümler halinde Chénier’nin yaşamını kaleme almışlar (Resim 7). Bu özel eser Chénier’nin dilimize çevrilmiş nadir şiirlerini de içeren değerli bir derleme. Kitapta Sunay Akın’ın Giyotin adlı dizeleri (*) ve Salah Birsel’in ona ithafen Meyhane adlı şiiri ile “Gerçekten unutulmayacak bir şairdir André Chénier. Ama onu daha çok hatırlatan, genç yaşında giyotine götüren yazgısıdır.”, ifadesi yer alıyor.
Birsel’in dediği gibi tanınmasının nedeni yazgısı da olsa Galata’da doğmuş, yaşamı ve kişiliği unutulmamacasına bir opera eserine konu olmuş tek şair André Chénier’dir!
Pınar Aydın O’Dwyer
31 Mayıs 2023, Ankara
Kaynaklar
(1). Aydın O’Dwyer, P: Andrea Chénier: Daha Muhteşem bir Yılbaşı Hediyesi Olamaz! https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/andrea-chenier-daha-muhtesem-yilbasi-hediyesi-olamaz/2913/ Erişim: 1.1.2023
(2). Doğan İN: Andrea Chénier: Yaşamı ve Yapıtları. www.academia.edu/44712880/Andr%C3%A9_Ch%C3%A9nier Erişim: 7.1.2023
(3). Gümüşay T: Hiç Kimsenin Kenti. Altın Kitaplar, 2010
(4). Galatalı Bir Şair André Chénier. Derleyen Tozan Alkan, Artshop, 2007
Not: Zülal Benlioğlu ve Mahmut Temizyürek’e verdikleri bilgiler için teşekkür ederim.
André Chénier’nin Şiirlerinden Örnekler
Mahpus Kız
Yanılgılarla büyüyüp olgunlaşır başak
Üzüm, bütün bir yaz boyunca
Çiğnenmekten, ezilmekten, sıkılmaktan korkmayıp
Doyası içer
Tatlı armağanlarını doğan güneşin;
Ben de o üzüm salkımı gibi güzelim,
Ben de o üzüm salkımı gibi gencim
İçinde bulunduğum şu an
Sıkıntıyla, acıyla dolu olsa da ölmek istemiyorum.
Bakışları donuk, kuru
Acıya dayanıklı biri
Varsın kucaklasın ölümü
Gözyaşları döküyorum ve hâlâ
Sıkı sıkıya bağlıyım yaşama
Eğilip bel veriyorum Kuzeyin kara yeline
Kuzeyin kara yeline kaldırıyorum başımı.
Acı günler yaşıyoruz, tatlı günler de gelecek!
Hangi bal var yemekten bıkmadığımız?
Hangi deniz fırtınasız? ….
Doğurgan düşlere gebe göğsü.
Mahpus damının duvarları
Abanmış üstüme, umurumda mı!
Umudun kanatları var bende, uçarım.
Acımasız kuşbazın ağlarından kurtulmuş
Gökyüzünün kırlarında
Daha anlı, daha mutlu, Philomene
Şarkılar söyleyip kanatlanıyor.
Ben mi ölecek mişim? Uyuyorum sessizce,
Sessizce uyanıyorum
Ne uyurken, ne uyanık vicdan azabı duymadan,
Hoş geldin diyorum güne
Gün, gözleri sevgiyle dolu gülüyor;
Bu yerlerde, yenik, yılgın alınlarda görünmem
Cana can katıp kıvanç saçıyor.
Bitmesine henüz nice yıllar var yolculuğumun
Gidiyorum, yolumun kıyısında karaağaçlar
Gidiyorum karaağaçları geçerek.
Yaşamın henüz başlanmış şöleninde
Dudaklarım yalnız bir ar yapıştı
Elimdeki henüz dolu kadehe.
Daha ilkyazındayım ömrün
Görmek istiyorum hasadı
Güneş gibi, mevsimler devirerek
Tamamlamak istiyorum yılımı.
Sapımın üstünde, ışıl ışıl, ben
Ben, bahçelerin onuru
Sabahın kıvılcımlarını gördüm yalnızca
Tamamlamak istiyorum günümü.
Ey ölüm! Bekleyebilirsin; uzaklaş, uzaklaş benden
Git, utancın, dehşetin, solgun umutsuzluğun
Kemirdiği yürekleri dinlendir
Pales'in benim için yeşil barınakları var
Öpücüklerin Amour‘ları, ezgilerin Muse‘leri;
Hiç mi hiç ölmek istemiyorum henüz."
Bu sesler, bu yakınmalar
Yaşama özlemi bir mahpus kızın
Üzdü. perişan etti beni.
Evet... ben de mahpustum
Benim de yüreğimde derin acılar vardı
İlle de şarkıları o kızın
Sazının tellerinde
Niye hazin çağrışımlar uyardı.
Dert yükünü silkinip attım
Tatlı dudağından çıkan sözlerle
Bu dizeleri yarattım.
Şarkısı yıllarca söylenecek
Duyanlar "O güzel kimdi?" diyecek:
Tanır onu günlerini yanında geçirenler
Çünkü onlar da tıpkı o güzel gibi
Günlerin ne çabuk geçtiğini ilk kez görüp
Dehşetle, korkuyla ürpermişlerdi.
Galatalı Bir Şair André Chénier adlı kitaptan alınmıştır. Çeviren: Erdoğan Alkan, Derleyen: Tozan Alkan, Artshop, 2007 (4).
Bayan de Coigny'ye
Beyaz ve tatlı dişi güvercin, sevimli mahpus
Hangi acımasız düşman kesiyor ışığını?
Bugün seni gördüm (gökyüzü ne kadar güzeldi!)
Yorgun, sessiz ve rastgele çevirip
Tatlı bakışlarını, adımlarını, başını,
Irmağın kıyısında geziniyordun
Ben, yaprakların içine gizlenen kuş,
Çekinerek sıçrıyordum daldan dala
Yapraklar hışırdar diye korkuyordum
Rüzgâr bulunduğum yeri
Açığa vurur diye korkuyordum,
Yapayalnız, kıpırdamadan duruyor
Irmağın kıyısında -gökyüzü çok güzeldi-
Seninle gezinemediğime üzülüyordum.
Gizlendiğim yerden çıkabilseydim
Başımı dost başının yanına koyabilseydim
Seninle usul usul konuşabilseydim
Narin ayaklarının gezindiği
Aynı çayırda gezinebilseydi ayaklarım
Kanatlarım ve sesim kıvançtan ürperirdi
Cesaret edemedim buna
Çünkü kara düşmanlar, o iki alıcı kuş
Sürekli seni gözleyen arzulu iki zindancı
Aşklarımı şakıdığımı anlar
Işığa hasret hapishanende, ürkek mahpusum,
Karartırlardı dünyanı
Ve sen
Yine böyle güzel olduğunda gökyüzü
Irmağın kıyısında gezmeye gelemezdin.
Masum sesli. Beyaz ve tatlı kuzu.
Dokunabilmek için uysal yününe
Çıkıp gizlendiğim korudan
Sıçrayan adımlarla yanında yürüseydim
Aşkımı söyleyebilseydim sana
Peşindeki acımasız iki korkunç kurt
Ulurdu beni görünce, ürküp kaçardın.
Bir an olsun benimle baş başa bırakmayıp
Üstüne çullanarak parçalarlardı seni.
Galatalı Bir Şair André Chénier adlı kitaptan alınmıştır. Çeviren: Erdoğan Alkan, Derleyen: Tozan Alkan, Artshop, 2007 (4).
Patika Dergisi, Nisan-Haziran, 2023 sayısında yayınlanmıştır.
1 https://www.britannica.com/biography/Andre-Marie-de-Chenier Erişim: 3.1.2023
2 İtalyanca: Andrea, Fransızca: André
3 www.researchgate.net/publication/297963167_Luigi_Illica_and_the_libretto_of_Andrea_Chenier Erişim: 5.1.2023
4 https://www.youtube.com/watch?v=tsrDz_5CDcc Erişim: 17.01.2018
5 https://www.youtube.com/watch?v=xNO7lddUsXE 17.10.2019