Opera temsili verilmesi için illaki devasa bir sahne, geniş bir orkestra çukuru, kocaman bir kulis, ileri teknolojik imkânlar şart mıdır dersiniz? Şart olmadığını gözlerimle görmeseydim inanmazdım.
316 kilometrekarelik yüzölçümü ve yarım milyon nüfusuyla Malta Cumhuriyeti Avrupa’nın en küçük alanlı ve en yoğun nüfuslu ada ülkesi. Kabaca Ankara Mamak büyüklüğünde ama bol tepeli olduğu için nüfusun çoğu deniz kenarına toplanmış durumda. Tarih boyunca adayı Fenikeliler, Kartacalılar, Yunanlar, Romalı ve Bizanslılar, Araplar, Normanlar, Sicilyalılar, İspanyollar, St. John Şövalyeleri, Fransızlar ve İngilizler yönetmiş, ya da istila etmiş.
Bu minicik adanın başkenti Valetta’da küçük olmak şartıyla en fazla tek arabanın geçebileceği dar mı dar sokaklarından birinde bir opera binası var. Kapısında Teatru Manoel yazmasına rağmen yan taraftaki bakkala sorup teyit almadıkça inanılmayacak kadar iddiasız, ihtişamsız bir bina. 623 seyirci kapasiteli 1731 yapımı Avrupa’nın halen kullanılabilen en eski tiyatrolarından biri ve adını mimarı Antonio Manoel de Vilhena’dan almış; Teatru Manoel. Minyatür boyutunda bir müzesi de olan opera binası küçücük bir salon ve altı kat localardan oluşuyor. Localar o kadar dar ki, içlerine ancak sandalyeler sığabiliyor. Kapılarını ne içeri ne dışarı açacak yer olmadığı için sürmeli yapılmış. Salon gibi sahne de daracık. Yerin altındaki tuvaletlere salon koltuklarının hemen arkasından dik bir merdivenle iniliyor. Fuayeyi sorarsanız, o sokağın ta kendisi! Perde arasında seyirciler sokağa çıkıyor, ama tehlike yok çünkü sokak araba geçemeyecek kadar dar zaten.
İçi, duvarlar, sütunlar ve tavan erken barok tarzında boyalı işlemeli sevimli ahşap aksamdan yapılmış ve mükemmel bir akustik sağlanmış. Tahtadan yapılmış müzik kutulu bebek evinde opera seyreden oyuncaklardan biriymişim gibi bir duyguyla bir opera temsili izledim (bir de dizlerimi sığdırabilseydim ve en kenarda olan iskemlemden sahnenin yarısını görebilseydim!)
9 Mart 2018 gecesi işte bu opera binasında öylesine lezzetli bir Don Giovanni seyrettim ki demeyin gitsin. İtalyanca oynanan Mozart'ın eseri boyunca Malta’nın resmi dilleri olan Maltaca ve İngilizce üst yazılar gösterildi.
İngiliz rejisör Jack Furness konuyu 1930’lara taşımış. Uvertürde korkutucu bir mahkeme sahnesiyle başlıyor. Don Giovanni’nin hınzır uşağı Leporello yargılanıyor bu mahkemede... Sonra konu bildik akışıyla işleniyor. En sonunda klasik halinden farklı olarak Leporello efendisini, Don Giovanni’yi öldürüyor ve yakalanıp uvertürde gördüğümüz mahkemeye çıkarılıyor. Bu arada olmayan rezalet kalmıyor. Gerçeğe çok yakın en az üç, dört tecavüz ve sevişme sahnesi, boru dansı, kan revan içinde insanlar görülüyor. Ama eserin doruk noktası Donna Elvira’nın konuyla hiçbir alakası olmayan bir yerde aniden çıplak poposunu açıp göstermesi oluyor! Bu manzara çoğunluğu yaşını başını almış İngiliz, İtalyan, Alman ve Maltalı seyirciden nedense büyük bir alkış alıyor. Avrupa’da bu aralar pek moda bu “ileri düzey kankan dansı manzarası”…
Don Giovanni rolünde Christian Bowers ve Leporello rolünde Pauls Putnins çok akılda kalacak bir performans sunmadılar ama kötü de değildiler. Tecavüze uğrayan ve babası öldürülen Donna Anna rolünde parlak isterik sesli Amy Corkery ve onu bir türlü mutlu edemeyen Don Ottavio rolünde titrek sesli Cliff Zammit Stevens çok daha iyiydiler. İsterik ruhlu Don Giovanni saplantılı Donna Elvira rolünde daha da parlak, temiz ve büyük sesiyle Claire Debono (popo şovuna rağmen veya ek olarak) çok başarılıydı. Genellikle biraz yan bir rol olarak yorumlanmayan canlı ve sonra cehennemden öç almaya geri gelen Commendatore rolünde Richard Wiegold partisini son derece iyi söyledi.
Köylü kurnazı genç kız Zerlina rolünde Nicola Said ile nişanlısı tarafından Don Giovanni ile aldatılmak üzere olan ezik köylü çocuk Masetto rolünde Tommaso Barea’ya gelince, onların adlarını bir yere kaydetmek lazım. Hem büyük, temiz, müzikal, parlak, derinlikli sesleri ve olağanüstü oyunlarıyla yakında keşfedilip daha büyük opera kurumlarında sahneye çıkacaklarına eminim. Philip Walsh yönetiminde Malta Filarmoni Orkestrası da harikaydı.
Yedi ölümcül günahın neredeyse yedisini de işleyip cehennemi boylayan Don Giovanni Malta’da yepyeni bir mertebeye ulaşmış. Bu akıldan çıkmayacak yapımla o artık bence bir Malta şövalyesi olmuştur.
PINAR AYDIN O'DWYER
20 Mart 2018
http://www.teatrumanoel.com.mt/