Son aylarda Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde (ADOB) Tosca ve Maskeli Balo operalarının birden çok temsilini izledim. Haliyle her temsil hakkında tefrika misali yazı yazmak hem mümkün değil, hem de gereksiz olur; sonuçta “günlük hava durumundan” söz etmiyoruz. Ancak izlenimlerimi yazmış olduğum temsillerden sonra “en önemli üç rol”de rol alan aynı sanatçıların sunumunda dikkati çeken değişiklikler ya da “bir türlü değişmemeler” gözlemlediğim için ve farklı sanatçıları da bu rollerde izleme fırsatı bulduğum için yeniden bilgisayarın başına oturmak ihtiyacı hissettim. Böylece günlük hava durumu yerine bir tür “temsillik ses durumu” yazısı huzurunuzda!
Betimlemeler için kelimelerin yetersiz kaldığı hallerde resim sanatından örnekler kullanmak işi kolaylaştırıcı olabiliyor. Ben de izlenimlerimin çoğunu her daim zihin açıcı bulduğum soyut Rothko resimleriyle ifade edeceğim. 1903-1970 yılları arasında yaşamış olan Letonyalı-Amerikalı ressam Rothko “Renk alanı resmi" olarak adlandırılan soyut dışavurumcu akım öncülerinden biri. Sözünü edeceğim opera sanatçılarının seslerini dinlerken onun resimlerinden zihin-gözümün önüne gelenleri aşağıda sunuyorum.
Sadece Tosca’da İzlediğim Sanatçılar
Görsel 1
16 Ekim’de Tosca rolünde ilk kez izlediğim Aslı Kıyıcı “dolu” ve “samimi” yorumlu lirik soprano sesi ve abartısız ikna edici sahnesiyle beni derinden etkiledi. Onun güzel sesinin görsel karşılığını ilk anda Rothko’nun mutluluk verici sımsıcak renklerden oluşan bir resminde buldum (Görsel 1).
Görsel 2
Mario Cavaradossi rolünde Aykut Çınar’ın 27 Eylül’deki temsili için “… her şeye rağmen, sesinden geleni yaptı. Sahneye yakışan bir duruşu olan Çınar’ın deneyimli oluşunun sırrı orkestrayı dinlemeyi bilmesinde yatıyor olmalı. Çünkü orkestrayla beraber olduğu bölümlerde orkestrayla “et ve tırnak” gibi sarılmış gibiydiler” şeklinde yazmıştım (1). Çınar’ı aynı rolde 7 Ekim, 16 Ekim ve 4 Kasım temsillerinde yine seyrettim. Bu temsilerden sonra yine ilk yazımda sorduğum “bir opera kurumunda bir eser repertuara alınacağı zaman mesela en az kaç deneyimli, kaç az deneyimli, kaç deneyim edinmeye hazır yetenekli genç tenor bulunmalıdır? Ne de olsa deneyim edinme şansı verilmeyenin deneyim edinme imkânı olamaz!” sorusu yine aklımı meşgul etti. Aklıma uzun yıllar oynanan “Bir Tenor Aranıyor” adlı müzikal komedi geldi. Hatırlarsınız, yoldan geçerken eserin ilanını gören birinin içeri girip “İş arıyorum, tenorluk işi neyse ben elimden geleni yapmaya hazırım” dediği rivayet olunmuştu. Şaka bir yana, Cumhuriyet’in sağlam sanat kurumlarından biri olan Devlet Opera ve Balesi bünyesinde Cavaradossi’yi tam anlamıyla söyleyebilecek onlarca genç tenor olduğunu düşününce insan kıvanç duyuyor! Çınar’ın yerinde olup üst üste aynı gırtlakla, aynı rolü söylemek kimbilir ne yıpratıcıdır, diye düşünürken aklıma “Bugün Aslında Dündü” (Groundhog Day, 1993) adlı film geldi; hani ana karakterin her günü aynı geçmektedir, yaşamında hiçbir şey değişmemektedir. Nihayet, ana karakter yaşama ve kendisine bakış açısı ile seçimlerini değiştirince kendi kendini kıstırdığı kapandan kurtulur; özgür ve mutlu biri olur. Bu filmi hatırlayınca onca temsilin sonunda nihayet “Recondita armonia”da, “Vittoria vittoria”da ve “E lucevan le stelle”de dikkatimi sesten görselliğe yoğunlaştırmayı başardım ve ekim ayında rüzgarda sallanan buğday başağını misali Çınar tizleri sonunda zihnimde Rothko’nun şu resmine dönüştü (Görsel 2).
Görsel 3
Erdem Baydar’ın 9 Ocak Tosca temsilindeki Baron Scarpia yorumu hakkında şöyle yazmıştım: “Bir an Charlie Chaplin’in Diktatör karakterini andıran alaycı, bir an zalim Scarpia yorumu alışageldiğimizden çok farklı ve dikkat çekiciydi. Aşağılayıcı alaycılık ile ihtiraslı sadizm ifadeleri, söyleyişinde de anlık değişimlerle kendini gösterdi. Baydar’ın bu çift kişilikli kendine özgü Scarpia’sı gibi bir yorumla ilk kez karşılaştığım için beni çok düşündürdü” (2). 7 Ekim ise Baydar, Puccini’nin müziğiyle tanımladığı şekliyle “mağrur ve zalim Scarpia” kompozisyonu çizdi. Böylece güçlü ve sağlam sesi baskın çıkıp, zihnimde onun yorumunu tanımlayan bir Rothko’nun tablosunun belirmesini sağladı (Görsel 3).
Görsel 4a Görsel 4b
Hem Tosca hem Maskeli Balo’da Oynayan Sanatçılar
16 Mart 2023 tarihinde (sonra da 23 Ekim) Maskeli Balo operasında izlediğim Tuğba Mankal için izlenimlerimi şöyle ifade etmiştim (3): “Temiz, gür, nar çiçeği renkli sesiyle ve her jest ile mimiği yerinde olan Tuğba Mankal hayli zor ve kendisine özgü bir başrol olan Amelia rolünü başarıyla icra etti.” Mankal’ın sesinin rengini Rothko resmiyle (Görsel 4a) tanımlamış ve üst bölümdeki renk Verdi’nin kesif ve söylemesi eziyetli Amelia’sının, alttaki renk ise Mankal’ın kendi doğal canlı ve parlak ses rengi diye açıklamıştım. Aynı yazıda “Mankal’a sesini en çok Verdi’ye mi, Puccini’ye mi daha uygun buluyor, diye sormak isterdim.” şeklinde yazmıştım. 7 Ekim’de Tosca rolünde Mankal’ın soruma verdiği yanıt sesiyle can buldu ve Rothko resmini alt üst yapınca ortaya üstte kendi doğal renginde sesiyle nefis bir Mankal Tosca’sı tanımlaması çıktı (Görsel 4b).
Görsel 5 Görsel 6a Görsel 6b
6 Ekim ve 4 Kasım Tosca temsilinde Kamil Kaplan “birbirine kenetli sesi ve sahnesi” ile sunduğu “elindeki büyük gücü kendi kişisel sorunlarını tatmin etmek için kullanan, kendisini kanıtlamak için insanlara yavaş yavaş eziyet etmekten, kadınlara kendisini arzulatarak onları ele geçirmekten ve sonra onları terk etmekten zevk alan Scarpia”, ince işlenmiş psikolojik analiz içeren etkileyici bir yorumdu (Görsel 5). Diğer yandan Maskeli Balo’nun 16 Mart temsilinde Renato rolünde Kaplan’ı “özellikle başarılı olduğu dinamik jestler ve ayrıntılı mimikler yerine Verdi’nin durağan sahne ama ayrıntılı müzikalite isteğine saygı duyup uymuş” cümlesiyle anlatmış ve sesini şu resimle tanımlamıştım (Görsel 6a), (3). 21 Ekim’deki giderek yerine oturan, yolunu daha kolaylıkla bulan sesiyle söyleyişini tanımlamak için artık farklı bir resim daha uygun olacak (Görsel 6b).
Sadece Maskeli Balo’da Oynayan Sanatçılar
Görsel 7
16 Mart tarihinde izlediğim Maskeli Balo operasında başrolde Arda Doğan için o gün ne yazdıysam 21 ve 23 Ekim temsilleri için de aşağı yukarı aynı şeyleri düşündüm (3): “Melodilerin bir yandan rolünü tanımladığının, öte yandan da canlandırdığı karakterin farklı duygu durumlarını yansıttığının bilincindeydi. Sesini hem Bel-canto geleneğinden tamamen uzaklaşmadan, hem rolünün anlık duygu değişimlerine uygun biçimde ve hem de yeterince dramatik şekilde kullandı.” Bu yüzden de aynı Rothko resmi onun sesinin tanımı için yine geçerli (Görsel 7).
Görsel 8
21 Ekim’de Amelia rolünde ilk kez izlediğim Mehlika Karadeniz Bilgin’in özellikle tizleri Rothko’nun sade fırça darbelerinden farklı bir opera boyutunda çınlıyordu ama yine de aynı ressamdan şaşmamak için ısrarla arayıp tam onun sesini tanımlayacak bir resim bulabildim (Görsel 8).
Görsel 9
30 Ocak 2023’te Palyaço operasında izlediğim Silvio rolünden beri sahnede görünmeyen Çetin Kıranbay, 23 Ekim temsilindeki Renato rolüyle bu sürenin sesini olumsuz yönde etkilemediğini, aksine bu dinlenme sürecinin sesine renk kattığını, tiz tonlarının gençlik kavrayıcılığına ve etkileyiciliğine geri döndüğünü gösterdi. Sesini zorlamadan ve bağırma tonuna geçmeden samimiyetle söyleyişi sadece gençlere değil tüm meslektaşlarına örnek olacak bir yorumdu (Görsel 9).
Görsel 10a Görsel 10b
Koro ve Orkestra: İzlediğim Tosca ve Maskeli Balo operaları serilerinin izlediğim ilk temsilleri olan 9 Ocak ve 16 Mart tarihinden son temsillerine kadar çoğunda “gözle işitilir” uyum ve güven kendini gösteriyordu. Birden çok ses tonu ve enstrüman içerdiğinden koro ve orkestra izlenimlerimi ancak Rus soyut ressam sinestetik Vasili Kandinski’nin (1866-1944) tabloları ile ifade edebilirim. “Görsel 10a” 2022-23 sezonunda işittiğim koro ve orkestra iken, “Görsel 10b” 2023-24 sezonu başlangıcında işitmeye başladığım hali oldu. Çoğunu genç şef Tolga Atalay Ün’ün yönettiği bu temsillerde adeta saygın bir “sihirli değnek” etkisi söz konusu.
Görsel 11
Bu temsiller süresinde Devlet Opera ve Balesi ile ADOB yönetim kadrolarında önemli değişiklikler oldu. Bu vesileyle onlara “sanatçı-seyirci-kurum iletişimi verimli ve uyumlu, huzur içinde başarılı ve uzun ömürlü bir dönem” dilemek için çiçekli meyve ağaçlardan oluşan nadir bir Rothko resmi sunacağım (Görsel 11).
Görsel 12
Yazıyı bir şaka ile bağlamak için kendimi de Rothko resimlerinde aradığımı itiraf edeyim. Ses yeteneğine sahip olmayan bir göz hekimi olarak kendimi, “çiçek resmi çizen ressamın göz resmi” tablosunda buldum. Çiçekleri, ilgileri için teşekkür ederek bu yazıyı okuyanlara sunuyorum (Görsel 12).
Pınar Aydın O’Dwyer
13 Kasım 2023, Ankara
Kaynaklar
Aydın O’Dwyer P: Başkent Kültür Yolu Festivali İzlenimleri. https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/baskent-kultur-yolu-festivali-izlenimleri-2-tosca/3073/ Erişim: 30.9.2023
Aydın O’Dwyer P: Sezon Ortasında Tosca. https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/sezon-ortasinda-tosca-uzerine/2927/ Erişim: 16.1.2023
Aydın O’Dwyer P: Videoyla Maskelenmiş Balo. https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/videoyla-maskelenmis-balo/2964/ Erişim: 23.3.2023
Not:
1. Sanatçılar eserdeki rolün önemine ve soyadı alfabe sırasına göre sıralanmıştır.
2. ADOB yeni bir uygulama başlatmış, program föyünün içine ADOB’un QR koduyla izlenmesini sağlayacak bir görüntü yerleştirmiş, ne kadar güzel bir fikir, teşekkürler ADOB.