Türkü çağırıp duruyordu ünlü ozan, sessiz sedasız oturmuş dinliyorlardı onlar da.
Odysseus, Homeros
“Ozanın Günü ve Homeros Okuması” edebiyat etkinliğine yılın ozanı olarak Mahmut Temizyürek seçildi.
Bu yıl 16’cısı düzenlenecek olan “Ozanın Günü ve Homeros Okuması” özel sanat şenliği Prof. Haluk Şahin'in girişimi ve Prof. Cevat Çapan ile Troya arkeoloğu Prof. Manfred Osman Korfmann'ın destekleriyle başlamıştı. Şimdiye kadar Türk şiirinin önemli isimlerinden birçoğu bu etkinlikte şiir okudu.
5 Ağustos 2017’de Bozcaada Salhane’de düzenlenecek sanat şöleninde yılın ozanı Mahmut Temizyürek kendi şiirlerini okuyacak. Ozan Homeros’un şanına yakışan şölen önce çeşitli sanat ve arkeoloji konuşmalarıyla başlayacak, Prof. Cevat Çapan’ın tanıtım konuşmasının ardından Temizyürek’in şiirleri dinlenecek. En sonunda da günbatımında gözler Troya’ya dönükken şiirleri okunarak Homeros saygı sunulacak (1).
Bir köyde doğmuş Mahmut Temizyürek, şehre bir kamyonun üstünde gelmiş. Homeros ödülüne uzanan şiir sergüzeşti belli ki bu yolda başlamış. Yol uzun ve dolu bir yolmuş; işçilikten, editörlük, gazetecilik, danışmanlık ve hocalıktan geçmiş. İsteyerek biriktirdikleri ile istemeden birikenler kırk sene sonra ilk şiir kitabı İz ve Rüya’da endam etmiş (1995, Öteki). Ardından Kırlangıcım Paranoya (2000,Yön), Yeryüzünü Gezen Atlı (2004, Yasakmeyve), Yalangezen (2011, Kırmızı Kedi), Babil Cazcıları (Toplu şiirler, 2012, Everest) sökün etmiş (2).
Cevat Çapan, Temizyürek’in yolculuğunu şöyle anlatıyor (2):
“Başkalarıyla tanışarak kendi olan, uzaklara giderek kendine yaklaşan bir şair Mahmut Temizyürek. O da sevdiği birçok şair gibi uzun bir yolculuğa çıkıyor şiirlerinde. Sorular sorarak çıkıyor yola, ılgar giden atının sırtında, sorudur bilincin kamçısı diyerek. Hemen seziyor ölümün hiçbir şeye yanıt olmadığını. Bu yüzden hayatı kucaklayarak bulmaya çalışıyor akıllı yüreğindeki soruların yanıtlarını…”
Temizyürek’in yazımında sadece şiir yok, şiirsel denemeler de var: Göçebe Buluşması (1991, Ekin; 2004 S’imge), Boşluktan Doğan (2007, Kanat), Gölgesi İnsan Bedeni Doğa (2001, Yazılıkağıt), İm Bilse Er Ölmes- Nazım Hikmet ile Don Quijote’nin Arzu Serüvenleri (2014, İletişim).
Nitekim Doğan Hızlan Temizyürek’in şiir ve düzyazıları için şöyle diyor (3):
“Ben şairlerin düzyazılarıyla çok ilgilenirim. Bazen poetikalarının gizini onlarda keşfederim, bazılarında da kendi şiiri ve başka şairlerin üzerine düşüncelerinde, kuramla uygulama arasındaki bağlantıyı ararım. …
Mahmut Temizyürek’in düzyazılarının bir özeliğinin altını çizmeli önce: Onun düzyazıları kuramsaldır. Bilhassa Göçebe Buluşması böyledir. Boşluktan Doğan ise bu kuramsal bilgilerim uygulamasıdır. İkisi arasındaki bağlantıya dikkat etmelisiniz. Şiirle, edebiyatla felsefenin bağlantısını bu kitapta okuyabilirsiniz. Şairin dünya görüşünün, kavramlara bakışının bir yansıması olarak da yorumlayabilirsiniz…
Çağının edebiyatçısı olarak, çağı ve birey olarak da kendini yargılıyor. Edebiyat ve yazarın işlevinden, sorumluluğundan yola çıkıp, bu konuyu detaylandırıyor. Alt dallarına ayırıyor, en uca kadar götürüyor…
Temizyürek, aklın bezediği bir şair duyarlılığıyla dünyayı anlatıyor. Modern bir tarih hocası gibi, bir döneme, bir kişiye saplanmadan filozofları unutmadan, bize detaylı bir grafik çiziyor…”
Nitekim Temizyürek, Boşluktan Doğan ile Mehmet Fuat Deneme Ödülüne (2008), Yalangezen ile Altın Portakal Şiir Ödülüne (2012), İm Bilse Er Ölmes ile Nazım Hikmet Araştırma Ödülüne (2014) layık görülmüş bir edebiyatçı. Şimdi de Yılın Homeros Ozanı.
Çeşitli sanat dergilerinde yayınlanmış sayısız denemesiyle sadece kendi duygularını değil, Melih Cevdet Anday, Ahmed Arif, Oğuz Atay, İlhan Berk, Leyla Erbil, Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Behçet Necatigil, Oktay Rıfat, Cemal Süreya gibi ve daha birçok edebiyatçıların da yüreklerini dolaşıp kendisinde oluşturdukları duyguları anlatmış.
Bu yazıları Hızlan şöyle yorumluyor:
“Boşluktan Doğan’ın diğer önemli bir yanı, tek tek şairlerin ekseninde bir tür şiir tarihi gibi okumaya meydan vermesi…
Her kuşağın, Türk şiirinin kendinden önceki ustaları hakkında yazmaları beni çok ilgilendirir. Kuşaklar arası fark ve bu fikrin bizzat kuşağın mensubunca ortaya konması edebiyatın zenginliğidir. Aynı metne çoğulcu bir bakışı sağlar…
İyi bir okur bu tek tek yazılardan şairlerin bağlantılarını çıkarıp, genel bir şiir haritası çizebilir.”
Homeros Odysseus’una (4) Temizyürek’i anlattırsaydı neler dedirtirdi kim bilir?
“Anlatabilirsen bunları, getirip bir biçimine, bundan böyle tekmil insanlara ben de diyeceğim ki: Tanrı sevdi onu, tanrısal bir şiir bağışladı ona." Odysseus böyle dedi, ozan da tanrıdan hız aldı ve kalkıp başladı şiirini okumaya, ilkin sağlam bordalı gemilerden açtı…
Ozanlar saygı görürler ve değerli bilinirler bu yeryüzünde yaşayan tekmil insanlar arasında, çünkü Mousa öğretmiştir onlara ezgi söylemeyi, Mousa çok sever ozanların soyunu…
Haberci de geldi, değerli ozan vardı yanında, Mousa çok severdi bu ozanı, ona hem iyi şey vermişti, hem kötü şey: Gözlerinden yoksun etmişti onu, ama tatlı ezgiyi bağışlamıştı ona…”
Adı “kör”den gelen kör ozan Homeros gönlüyle gördüklerini anlatmasaydı bugün dünya aynı mı olurdu? Giambattista Vico’nun gravüründe (Yeni Bilim adı kitabından, 1730) güneş ya da bilincin ışığı kadının yüreğine parlıyor, kadının ışığı Homeros’a yansıyor (5). Belli ki Vico’ya göre Homeros anlatmasaydı dünya başka olurdu. Çünkü yazı, müzik, bilim, matematik, geometri, doğa, adalet ve savaş sembollerini içeren kompozisyon aslında onun yarattığı dünyamızı betimliyor. Eserlerini bu gravürün karşısında yaratan Temizyürek de Homeros’a “Ölmeden buluşmanın yolu yok mu hakikatle?” diye soruyor.
Hızlan şöyle yazmış (3):
“Temizyürek, durmadan soruyor, insanoğlu isek, hele yazarlık yapıyorsak niçin yaşıyoruz: Yaşamımızın bir amacı bir hedefi olmalı mıdır?”
Karl-Birger Blomdahl’ın 1959’da bestelediği ve librettosunu Erik Lindegren’in yazdığı Aniara isimli epik operada dünya yok olduktan sonra Aniara isimli bir uzay gemisinde zorunlu yolculuğa çıkmış insanlar anlatılır (6). Umutları kalmadığı için aralarından bazılarının her türlü despotluğuna boyun eğmektedirler. İnsanlıklarını tümüyle yitirmek üzereyken Homeros misali bir kör kadın şair onlara bir şiir okur. Temizyürek’in sorusunu kulaklarına üfler: Yaşamımızın bir amacı bir hedefi olmalı mıdır, der. İnsanoğlu olduklarını hatırlatır, anılarını, duygularını harekete geçirir; umutları yeniden yeşerir.
Nicedir siz de bu soruyu kendinize soruyor idiyseniz ve Mahmut Temizyürek sakin yumuşak sesiyle ne cevap verirdi diye merak ederseniz 5 Ağustos’ta gün inmeden Bozcaada’ya yetişin derim. Çünkü orada Homeros’un dediği gibi olacak: “Türkü çağırıp duruyordu ünlü ozan, sessiz sedasız oturmuş dinliyorlardı onlar da…”
Pınar Aydın O'Dwyer
Kaynaklar
http://www.bozcaadahaber.net/prof-dr-haluk-sahin-ile-ozanin-gunu-ve-homeros-okumasi-uzerine-konustuk/7071/
Cevat Çapan: Yalangezen’in Doğrucu Davudu? Mahmut Temizyürek Şiiri. Altın Portakal Şiir Ödülü Sempozyum Kitabı, Yayına Hazırlayan: Aylin Samancı, Everest, 2013
Doğan Hızlan: Düzyazıdaki Mahmut Temizyürek. Şiirin Coğrafyası, Yapı Kredi Yayınları, 2017
Homeros: Odysseia (Çeviren Azra Erhat, A. Kadir), Can Yayınları, 21. Basım, 2008
Giambattista Vico: https://jscholarship.library.jhu.edu/handle/1774.2/33797
Eaton Q. Aniara, in Opera Production Vol I, Minnesota, University of Minnesota Press, s 21, 1962