Şef Barış Demirezer yönetimindeki Bilkent Çocuk Senfoni Orkestrası (BÇSO) 17 Haziran 2019’da Bilkent Konser Salonunda ikinci konserini verdi. 2018’in Ekim ayında kurulmuş olan, daha yaşını doldurmayan bu çiçeği burnunda orkestranın kuruluşunun daha sekizinci ayında (5 Aralık 2018, http://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/sefik-kahramankaptan/cocuktan-dinle-muzigi/1853/?fbclid=IwAR0GTGCy359xJQsXXulhZ22T5dZykqpwwsLE4RKDZy4hvRFzUhe4_NiFtZ0) ilk konserini verdiği, bundan sadece beş ay sonra ikinci konserini sunduğu göz önüne alınırsa karşımızda ne kadar büyük bir başarının durduğu anlaşılabilir. Daha önemlisi ise orkestranın 9-13 yaş (5-8. Sınıf) öğrencilerinden, daha doğrusu müzisyenlerden oluşuyor olmasıdır ki bunun herhalde dünyada pek fazla örneği yoktur.
Çocuk müzisyenlerin hepsi Bilkent Üniversitesi Müzik Hazırlık Okullarında, üniversite seviyesinin altındaki okulların ortaokulunda eğitim alıyorlar (Bilkent Üniversitesi Müzik Hazırlık Okullarında İlk, Orta ve Lise olarak üç okul var). Ana kadrosunda 19 kız ve 6 erkek olan BÇSO’nın 17 Haziran’daki konserinde yer alan 28 öğrenciden korno çalan müzisyenler yine Bilkent’in lise ve lisans öğrencileriydi.
Konserin öncesinde Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Dekan V. Dr. Öğretim Üyesi Tolga Yayalar yaptığı konuşmada yaylı çalgı bölümlerinin koordinatörleri Bahar Kutay (Keman sanat dalı), Ece Akyol (Viyola sanat dalı), Verda Demirel (Viyolonsel sanat dalı) ve Burak Noyan’a (Kontrbas sanat dalı) tebrik ve teşekkürlerini ifade etti. Ayrıca çocuk orkestrasını kurma projesinin fikir babası olan Ozan Evruk’a (Bilkent Senfoni Orkestrası solo fagot sanatçısı ve fagot öğretmeni) de onurlandırdı. Ardından şef Barış Demirezer yaptığı teşekkür konuşmasında adı sayılan kişilere ek olarak Dekan Tolga Yayalar’a bu oluşumun en büyük destekçisi ve itici gücü olması nedeniyle teşekkürlerini sundu.
Kalabalık bir izleyici ile gerçekleşen konserde W. A. Mozart’ın her ikisi de dört bölümden oluşan Küçük Bir Gece Müziği ve 29. Senfonisi eserleri sunuldu. Çocuklar esasen zor olan bu repertuvarı çok iyi şekilde icra ettiler. Canla başla çaldıkları eserlerin kimi zaman melodinin ritmine başlarıyla eşlik ettiler, kimi yerde de grupların birbiriyle müziksel konuşmalarında beden diliyle iletişim kurdurlar. Tüm nüansları olması gerektiği şekilde ortaya çıkardılar, müzik cümlelerini gerektiği şekilde son derece doğal ve güzel şekilde telaffuz ettiler. Birbirlerini dinlemek ve duymak açısından neredeyse profesyoneller kadar başarılıydılar.
Onlar için bol tecrübe dolu bir konser olduğuna kuşku yok ama arkadaşlarıyla beraber müzik yapmak, çalarken eğlenmek inanıyorum ki hayatta yaşayabilecekleri en değerli, derin ve unutulmaz deneyimdir.
Onları bu deneyimi farkına vararak hissetmelerini sağlayan genç, enerjik, cesur, azimli, kararlı, çalışkan, sevgi ve sabır dolu şefleri Demirezer’i huzurunuzda kutlamak isterim. Kendisini Ankara Gençlik Senfoni Orkestrasının konserini yönettiğinde ilk kez izlemiş ve benzer şeyleri düşünmüştüm (http://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/pinar-aydin-o-dwyer/umut-verici-genclik-konseri/2026/). Bu kez düşüncelerim pekişti.
Konserden sonra yaptığımız kısa sohbette ilk olarak Demirezer‘e “Ne kadar süredir ve haftada kaç saat çalışarak bu düzeye geldiler, getirdiniz?” diye sordum. Şöyle cevap verdi:
“Ekim ayından beri okul ve resmi tatiller hariç beraber çalıştık. Derslerimiz haftada iki gün, Salı ve Perşembe günleri bir saatlik bir ders veya prova ile devam ediyor. Ben grup şeflerimizle ayrı çalışıp onlarla istediklerimi tartışıp ondan sonrasında da onlardan gruplarıyla beraber grup provası yapmalarını istiyorum. Bu sayede birçok kişi de hem öğretici rolü ile ilgili tecrübe kazanıyor hem de aralarındaki ilişkinin kontrolüm dâhilinde iletmesine neden oluyor. Bu iş paylaştıkça büyüyor. Ben her şeyden önce iyi arkadaş olmalarını bekliyorum, insanların arasındaki iletişim arttıkça beraber yaptıkları iş de aynı şekilde gelişiyor. Orkestramızdaki en büyük gelişimin sebebi budur. Zamanla yaptıkları iş ile ilgili tecrübe kazanmaları ve neyin ne olduğunu görmeleri de önemli bir etmen tabii ki ancak en önemli etmen benim görüşümce iletişim. Çalışmaktan öte beraber bir şey yapma arzusu ve birlikte olma arzusu olduktan sonra çalışılan sürenin de bir önemi kalmıyor. Tüm öğrenciler hem bireysel olarak hem de bir orkestra olarak büyük gelişme gösterdiler. Her konudaki gelişimlerine şahitlik etmek ise büyük bir şans ve mutluluk.”
Aslında sorumluluk vererek takım çalışması yaptırmak günümüzde Holacracy olarak tanımlanan bir şirket yönetim biçimi de. Erişkinler kadar çocukların da sorumluluk üstlenme becerisinin ve bunun başarılarını olumlu yönde etkileyebileceğinin en güzel kanıtı da BÇSO!
Demirezer‘e “Çalıştırırken eserin yapısını, anlatmak istediklerini onlarla konuşuyor musunuz? Çalarlarken anladıklarını hissettim, doğru mu?” sorusunu yönelttiğimde şöyle dedi: “Eserleri çalışırken dikkat etmelerini beklediğim ve konuştuğumuz birçok şey var. Bunların başında form, tema yapıları, motif özellikleri gibi başlıca estetik konular geliyor. Müzik içerisindeki değişik müzikal anlatımlar ile ilgili de hep beraber belirli kararlara varıyoruz. Hatta ben Mozart 29. Senfoninin birinci temasını flüt sanatçımız 8. Sınıf öğrencisi Nehir Sever’e benzetmiştim bir provada. Çok gülmüştük beraber, çok hoşlarına gitmişti ancak naif ve güzel kişiliğini herkes bildiği için hepsi bir anda anlamışlardı. Mümkün olduğu kadar dönem, besteci ve stil ile ilgili bilgi paylaşımlarında bulunuyorum. Bazıları hemen kapıyor bazıları oralı olmuyor ama önemli değil sonuç olarak kapan kullanmaya ve kendine her anlamda uygulamaya başlıyor oralı olmayan da eminim ki bir gün mutlaka hatırlayacak.”
Konser boyunca gözlemlediğim diğer bir şey de gözlerinin içindeki ışıltıdan yaptıkları işi zevkle yapıyor olduklarını hissetmekti. Beden dilleri adeta keyifli bir oyun oynar veya dans eder gibiydi. Müzik aracılığıyla konuşuyorlardı ve herkes kendi olmazsa müziğin bütünlüğünün eksik olacağının farkındaydı âdeta. Hâtta bir ara başka çocuklar bu çocukları dinlese büyüklerin çalıyor olmasından daha etkili olur muydu, diye düşündüm. “Anlatımlı çocuk konserleri” olsa ve çalanlar da çocuk olsa, izleyen çocuklar kendilerini onlarla özdeşleştirebilir ve müzikten daha çok etkilenebilir gibi geldi bana.
Orkestra müzisyenliği ve eğitimi ile ilgili düşüncelerini sorduğumda Demirezer konuyu şöyle açıkladı: “Bence bu orkestradan öte insanların yaptığı işten zevk alması ve birbirlerine karşı sabırlı olması ile ilgili bir konu temelde. Aksilikler her zaman oluyor, önemli olan beraber olabilmek ve beraber bir şekilde aşılması gereken şeyleri aşmak. Koro olsun, orkestra olsun bunun öğretilebileceği yerler ve öğretilmesi gereken yerler. Bu sebeple benim yapmak istediğim şey tamamıyla budur, ondan sonrasında her şeyin geleceğine inanıyorum. Bilkent özelinde ise böyle bir orkestranın ortaya çıkması eğitimin ilköğretimde başlaması sebebiyle mümkün oldu ve böyle çocuklar ortaöğretim seviyesinde böyle bir oluşum ortaya koyabilecek seviyede oldular. Bu sebeple bu vizyonun arkasında Bilkent’in de desteği ve konumu çok önemlidir.”
Demirezer’e katılmamak elde değil; Bilkent bünyesinde hocalarının, şeflerinin ve ailelerinin eğitimi, yol göstermesi ve her an yanlarında olmasıyla bu sanatçı çocuklar, ilkbaharın özlenen parlak ışıklı ılık güneşi misali umut ve mutluluk ışığı saçıyorlar. Güneşin devamlılığı için el ele çalışmaya devam edilebilmesi en büyük dileğimiz.
Barış Demirezer (d.1994)
Genç şef Demirezer ağırlıklı müzik eğitimine 2012 yılında kabul edildiği Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesinde Yiğit Aydın ile kompozisyon çalışarak hazırlanmış. Hemen ardından da orkestra şefliği dersleri alarak Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrasını yönetmeye başlamış. Bu sürede Nicolas Pasquet, Christian Ehwald, Sigmund Thorp, Vladimir Ponkin, Rengim Gökmen, Gürer Aykal ve Orhun Orhon’un ustalık derslerine katılmış ve Karşıyaka Oda Orkestrasını yönetmiş. Karşıyaka Oda Orkestrası, Orkestra Akademik Başkent , Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası ve Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası ile konserler veren Demirezer 2018 yılında Üstün Şeref öğrencisi olarak mezun olduğundan bu yana Bilkent’te öğretim görevlisi olarak çalışmalarını sürdürüyor. Yanı sıra kurduğu Bilkent Çocuk Senfoni Orkestrasının şefliğini, MÜZGENDER Yönetim Kurulu Başkanlığını ve Ankara Gençlik Senfoni Orkestrasının Genel Müzik Direktörlüğü görevlerini yürütmektedir.
Daha da önemlisi sosyal sorumluluk projelerinde de yer alan Demirezer 2018’de başlatılan Klasik Keyifler Şirince Müzik Köyü projesiyle çocuklarda müzik sevgisi uyandırarak hayal dünyalarını ve müzik imgelerini geliştirmek amacıyla başta keman eğitmeni Ellen Jewett olmak üzere diğer eğitmenlerle beraber çocuklara müzik eğitimi veriyor.
PINAR AYDIN O'DWYER
19 Haziran 2019, Ankara
Fotoğraflar: Aydın Ramazanoğlu
17.6.2018 BÇSO Bilkent Konseri Sanatçıları
Şef: Barış Demirezer
Keman
Derin Şensoy*
İpek Özdengiz
Doğa Ekinci
Nil İpek Şabi
Keman
Gökçe Duru Tatar*
Ada Çağlar
Ada Kuruşçu
Defne Kükürt
Taylan Süha Yeşil
Toprak Hatipoğlu
Viyola
Arcan İsenkul*
Pınar Özoral
Yeşim Teker
Ceylin Deniz Eldeş
Viyolonsel
Sarp Sümbül*
Nehir Nisa Alemdar
Ekin Dila Demirtaş
Zeynep Dirican
Irmak Öztekin
Şenol Sonat Uğun
Belit Çiftçi
Asya Çit
Kontrbas
Elif Ölmez*
Öncü Erk Gökdoğan
Flüt
Nehir Sever
Ada Dinçer
Korno
Tuğçe Divrik
İrem Gürsoy
(*) Grup şefi